Televizyonun karşısında uyudum.
- I slept in front of the TV.
Televizyonun karşısında daldı.
- She spaced out in front of the TV.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Tom etmemesi gerektiğini bilmesine rağmen, arabasını yangın musluğunun önüne parketti.
- Tom parked his car in front of a fire hydrant even though he knew he shouldn't.
Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
- Tom doesn't like it when people park in front of his house.
Both parties met in front of the Castle, the torch-bearers numbering nearly one hundred.