Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.
Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.
- Having seen him in the picture, I recognized him at once.
Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Bari hemen başlayalım.
- We may as well start at once.
Aniden gökyüzü karardı ve yağmur başladı.
- All at once the sky became dark and it started to rain.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Onlar hepsi birden gülmeye başladılar.
- All at once they began to laugh.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aynı anda kaç tane iş yapabilirsin?
- How many jobs can you do at once?
İki şeyi aynı anda yapma.
- Don't do two things at once.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Herkes hep birden konuştu.
- Everyone talked at once.
Hep birden koşmaya başladılar.
- They began to run all at once.
Tell the doctor to come at once. She is having a baby.
He tried to eat four cookies at once.
... once verified, can check the signatures on the programs that run on it. And so on and ...
... was very badly written, so it allowed anyone else to do that, too. Once you were infected, ...