Birisi sana yardım ettiğinde, en azından, teşekkür ederim diyebilirdin.
- You might at least have said, Thank you, when someone helped you.
O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
- She wrote to her parents at least once a week.
Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
- This pencil cost me at least a hundred bucks.
Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
- We must sleep at least seven hours a day.
Hiç değilse duş alabilirsin.
- You could at least take a shower.
Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.
- You could at least say thank you.
Tom başarmak için bir şansı olduğunu düşünmüyordu fakat o hiç olmazsa bir fırsat vermek istedi.
- Tom didn't think he had a chance to succeed, but he at least wanted to give it a shot.
Neyse, en azından bir şeyi hallettik.
- Well, at least it's one thing we've accomplished.
Dünyanın en büyük şarkıcıları ve ünlü müzisyenlerinin çoğu şişmandır ya da en azından bariz şekilde tombuldur.
- The world's greatest singers and most of its famous musicians have been fat or at least decidedly plump.
I couldn't count them all, but I think there must have been at least 500 people in attendance.
... the hydrogen atoms in several parallel universes to ours. But it's at least within the realm ...
... the last 2,000 years at least, except for the Black Death in the 14th century, the population ...