Onun gözlerine son derece içten baktı.
- He looked deeply into her eyes.
Tavsiyen ve nezaketin için içten minnettarım.
- I deeply appreciate your advice and kindness.
Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.
- Being deeply thankful, he tried to express his thanks.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom looked deeply into Mary's eyes.
Sadece bizim aramıza, o çok derin derin düşünmez.
- Just between us, he doesn't think very deeply.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
- Tom was deeply disturbed by this news.
Ondan çok etkilendim.
- I was deeply moved by that.
Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
- Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
Onun gözlerine son derece içten baktı.
- He looked deeply into her eyes.