O bebek gerçekten hiç şirin değildir.
- That baby is really not cute at all.
Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.
- To tell the truth, this matter does not concern it at all.
Tom hiçbir şekilde ikna olmuş gibi görünmüyor.
- Tom doesn't look at all convinced.
Senin metodlarınla hiçbir şekilde aynı fikirde değilim.
- I don't agree with your methods at all.
Güneş olmasa hiçbir biçimde yaşayamayız.
- If it were not for the sun, we could not live at all.
O hiçbir biçimde sorun olmayacak.
- It's not going to be a problem at all.
Tom asla sizinle aynı fikirde görünmüyor.
- Tom doesn't seem to agree with you at all.
Asla hatalı değilsin.
- You are not at all wrong.
Sizi rahatsız ediyor muyum? Hayır, hiç de değil
- Do I annoy you? No, not at all.
Tom, Mary'ye hiç de kulak asmadı.
- Tom paid no attention to Mary at all.
Ben, ne pahasına olursa olsun onu başaracağım.
- I will accomplish it at all costs.
Kapıda her ne pahasına olursa olsun sizi görmek isteyen bir adam var.
- There's a man at the door who wants to see you at all costs.
If you can see any problems at all, tell us so we can fix them.
I can't swim for toffee.
... Should we all be going around popping sugar pills? ...
... But first, they must all master one thing, trade. ...