O benden ayrılıyordu ve yavaş yavaş yürüyordu.
- She was leaving and was walking slowly from me.
Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.
- The paper plane fell slowly to earth.
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary spoke Japanese slowly.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?