O benden ayrılıyordu ve yavaş yavaş yürüyordu.
- She was leaving and was walking slowly from me.
Nehir yavaş yavaş denize doğru akar.
- The river flows slowly to the sea.
Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
- The army slowly advanced across the river.
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary spoke Japanese slowly.