Onlar onun doğru olduğunu iddia ettiler.
- They asserted that it was true.
O, haklı olduğunu iddia etti.
- She asserted that she was right.
Bir iddia bir kanıt değildir.
- An assertion isn't a proof.
İddiaların için bir kanıtın olmadığı sürece ben bu konuşmayı yapmıyorum.
- So long as you have no evidence for your assertions, I am not having this conversation.
he would often assert his beliefs to us.
Salman Rushdie has asserted his right ... to be identified as the author of this work.