aslında o-

listen to the pronunciation of aslında o-
Türkçe - İngilizce

aslında o- teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

<span class="word-self">aslındaspan>
actually

And actually, this project needs everyone. - Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.

Believe it or not, I can actually draw. - İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.

<span class="word-self">aslındaspan>
essentially

It's presumptuous to call this a palace. Essentially, it's a big house. - Buna bir saray diyen küstahtır. Aslında bu büyük bir ev.

That's essentially what happened here. - Burada olan şey aslında odur.

<span class="word-self">aslındaspan>
as such

Money, as such, has no meaning. - Paranın, aslında, hiçbir anlamı yok.

We do not become good drivers by concentrating on driving as such. - Aslında sürmeye yoğunlaşarak iyi sürücüler olmayız.

<span class="word-self">aslındaspan>
in fact

A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine. - Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.

I don't like him much, in fact I hate him. - Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum,

<span class="word-self">aslındaspan>
indeed

Esperanto indeed is not difficult. - Esperanto aslında zor değil.

Indeed, that place does appear to be far from here. - Aslında o yer buradan uzakta gibi görünüyor.

<span class="word-self">aslındaspan>
originally

I now live in Helsinki, but I'm originally from Kuopio. - Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.

I think we need a lot more than I originally thought. - Sanıyorum aslında düşündüğümden çok daha fazlasına ihtiyacımız var.

<span class="word-self">aslındaspan>
virtually

Virtually the entire population is infected with one of eight herpes viruses. - Aslında tüm nüfusun sekizde birine herpes virüsleri bulaşmıştır.

<span class="word-self">aslındaspan>
actually, as a matter of fact, essentially, in reality, in actual fact
<span class="word-self">aslındaspan>
(Hukuk) substantially
<span class="word-self">aslındaspan>
natively
<span class="word-self">aslındaspan>
truly

A healthy curiosity is truly a fine thing. - Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.

<span class="word-self">aslındaspan>
strictly speaking
<span class="word-self">aslındaspan>
in point of fact
<span class="word-self">aslındaspan>
clannishness
<span class="word-self">aslındaspan>
(Konuşma Dili) inside
<span class="word-self">aslındaspan>
to tell the truth
<span class="word-self">aslındaspan>
under the skin
<span class="word-self">aslındaspan>
automatically
<span class="word-self">aslındaspan>
(Konuşma Dili) in spite of appearance
<span class="word-self">aslındaspan>
iwis
<span class="word-self">aslındaspan>
principally
<span class="word-self">aslındaspan>
by rights
<span class="word-self">aslındaspan>
per se
<span class="word-self">aslındaspan>
(Konuşma Dili) deep down
<span class="word-self">aslındaspan>
intrinsically
<span class="word-self">aslındaspan>
all intents and purposes
<span class="word-self">aslındaspan>
as far as it goes
<span class="word-self">aslındaspan>
honestly

Honestly, I would also like to go. - Aslında ben de gitmek istiyorum.

I think the world is much older than the Bible tells us, but honestly, when I look around — it looks much younger! - Dünyanın İncilin söylediğinden çok daha yaşlı olduğunu düşünüyorum fakat aslında etrafa baktığımda o çok daha genç görünüyor!

<span class="word-self">aslındaspan>
in effect

In effect, flowers are the creators of honey. - Aslında, balın yaratıcıları çiçeklerdir.

<span class="word-self">aslındaspan>
for all intents and purposes
<span class="word-self">aslındaspan>
really

That was actually really fun. - O aslında gerçekten eğlenceliydi.

Jingle Bells, a popular song around Christmas time, is not really a Christmas song. The lyrics say nothing about Christmas. - Jingle Bells, Noel zamanı yaklaştığında popüler bir şarkı, aslında bir Noel şarkısı değildir. Sözleri Noel hakkında bir şey söylemiyor.

esas olarak, gerçekte, <span class="word-self">aslındaspan>
mainly, in fact, actually
<span class="word-self">aslındaspan>
at heart

He is not a liar at heart. - O, aslında bir yalancı değil.

He is a good man at heart. - O, aslında iyi bir adam.

<span class="word-self">aslındaspan>
basically

It's basically quite simple. - Bu aslında oldukça basit.

He basically supported the free market system. - O aslında serbest piyasa sistemini destekledi.

<span class="word-self">aslındaspan>
in itself

Competition is neither good nor evil in itself. - Yarışma aslında ne iyi ne de kötü.

Competitiveness is neither good nor bad in itself. - Rekabet aslında ne iyi ne de kötü.

<span class="word-self">aslındaspan>
in very deed
<span class="word-self">aslındaspan>
verily
<span class="word-self">aslındaspan>
in reality

I remember it as if it were yesterday, but in reality it was fifteen years ago. - Ben onu sanki dünmüş gibi hatırlıyorum ama aslında on beş yıl önceydi.

In reality, all they are interested in is power. - Aslında, onların bütün ilgilendiği güçtür.

<span class="word-self">aslındaspan>
au fond
<span class="word-self">aslındaspan>
at bottom
<span class="word-self">aslındaspan>
in first place
<span class="word-self">aslındaspan>
primarily
<span class="word-self">aslındaspan>
in sober fact
<span class="word-self">aslındaspan> bulunan kusur
(Ticaret) inherent defect
<span class="word-self">aslındaspan> değil
not really