asks candidates to demonstrate a clear understanding of similar terms

listen to the pronunciation of asks candidates to demonstrate a clear understanding of similar terms
İngilizce - Türkçe

asks candidates to demonstrate a clear understanding of similar terms teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

distinguish
{f} anlamak
distinguish
{f} sivriltmek
distinguish
ayrımsamak
distinguish
kendini göstermek
distinguish
ayırmak

Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır. - No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.

İşi oyundan ayırmaktan hoşlanıyorsunuz. - You like to distinguish work from play.

distinguish
ayırt etmek

Onları birbirinden ayırt etmek kolaydır. - They are easy to distinguish from each other.

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız. - The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.

distinguish
tanımak
distinguish
farkı görmek
distinguish
sivrilmek
distinguish
ayrı kılmak
distinguish
{f} farketmek
distinguish
ayırt et

İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin. - You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.

Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur. - Sometimes reality and fantasy are hard to distinguish.

distinguish
temayüz etmek
distinguish
kibar
distinguish
distinguished üstün
distinguish
distinguishably farkedilecek surette
distinguish
mükemmel

Bir sakalla mükemmel görüneceğini düşünüyorum. - I think you'd look distinguished with a beard.

distinguish
(fiil) ayırt etmek, ayırmak, ayrım yapmak; seçmek; farketmek, anlamak; sivriltmek
distinguish
fark edilebilir
İngilizce - İngilizce
distinguish
asks candidates to demonstrate a clear understanding of similar terms

    Heceleme

    asks candidates to dem·on·strate a clear un·der·stand·ing of si·mi·lar terms

    Türkçe nasıl söylenir

    äsks kändıdeyts tı demınstreyt ı klîr ʌndırständîng ıv sîmılır tırmz

    Telaffuz

    /ˈasks ˈkandədāts tə ˈdemənˌstrāt ə ˈklər ˌəndərˈstandəɴɢ əv ˈsəmələr ˈtərmz/ /ˈæsks ˈkændədeɪts tə ˈdɛmənˌstreɪt ə ˈklɪr ˌʌndɜrˈstændɪŋ əv ˈsɪməlɜr ˈtɜrmz/