Planımız çarpık gitti.
- Our plan has gone askew.
Eğri büğrü ağaç bile gölge verir.
- Even crooked tree gives shade.
Benim çarpık dişlerim var.
- I have crooked teeth.
Odadaki bütün tablolar çarpık asılmış.
- All the paintings in the room hung crooked.
Eğri büğrü ağaç bile gölge verir.
- Even crooked tree gives shade.
Sami sahtekar bir polisti.
- Sami was a crooked cop.
He wore his hat askew.
to look askew.