Onun itirazlarını bir tarafa bıraktılar.
- They set aside her objections.
Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.
- Tom laid the book aside and looked up.
Akşam yemeğinden sonra, George'nin babası onu bir kenara aldı.
- After dinner, George's dad took him aside.
Bu kadar önemli bir ayrıntıyı kenara koyma.
- Don't put aside such an important detail.
Onun geçmesi için kenara çekildim.
- I stepped aside for him to pass.
Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.
- Tom laid the book aside and looked up.
Şaka bir yana, işe yarayabilir.
- All kidding aside, it may work.
Bunu benim için bir yana koy.
- Lay this aside for me.
Şaka bir yana, işe yarayabilir.
- All kidding aside, it may work.
Bunu benim için bir yana koy.
- Lay this aside for me.
Unusual circumstances aside.
Move aside, please, so that these people can come through.