Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
- I will try to avoid tunnels as much as possible.
Çin'e gidersem, bu mümkün olduğu kadar çok Çince konuşmak amacıyla olurdu.
- If I go to China, it would be for the purpose of speaking Chinese as much as possible.
Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
- I will help as much as I can.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
O biraz ele avuca sığmaz biri.
- She's a bit of a handful.
Tom cebine uzandı ve bir avuç dolusu bozuk para çıkardı.
- Tom reached into his pocket and pulled out a handful of coins.
Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.
- Tom took a handful of popcorn from the bowl.
Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor.
- Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı.
- Tom took a handful of popcorn from the bowl.
Tom bir avuç dolusu kuru üzüm yedi.
- Tom ate a handful of raisins.
Tom bir avuç dolusu kuru üzüm yedi.
- Tom ate a handful of raisins.
Buluşmaya yalnızca bir avuç dolusu insan geldi.
- Only a handful of people came to the meeting.