as much as the hand will grasp or contain

listen to the pronunciation of as much as the hand will grasp or contain
İngilizce - Türkçe

as much as the hand will grasp or contain teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

handful
yaramaz çocuk/avuç
handful
{i} k.dili. idare edilmesi zor biri; ele avuca sığmaz çocuk
as much as
olduğu kadar

Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım. - I will try to avoid tunnels as much as possible.

Çin'e gidersem, bu mümkün olduğu kadar çok Çince konuşmak amacıyla olurdu. - If I go to China, it would be for the purpose of speaking Chinese as much as possible.

as much as
olabildiği kadar
as much as
aynı miktarda
as much as
kadar

Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor. - As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.

Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor. - My brother eats twice as much as I do.

handful
ele avuca sığmaz

O biraz ele avuca sığmaz biri. - She's a bit of a handful.

handful
az sayıda (insan)
handful
bir avuç

Sadece bir avuç dolusu insan gerçeği biliyor. - Only a handful of people know the fact.

Tom kaseden bir avuç patlamış mısır aldı. - Tom took a handful of popcorn from the bowl.

handful
yaramaz
as much as
kadar çok

O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor. - He earns three times as much as I do.

Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor. - Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.

as much as
aynı
as much as
bile
handful
{i} avuç

Tom cebine uzandı ve bir avuç dolusu bozuk para çıkardı. - Tom reached into his pocket and pulled out a handful of coins.

Sadece bir avuç dolusu insan gerçeği biliyor. - Only a handful of people know the fact.

handful
{i} başa çıkılması zor kimse
handful
{i} avuç dolusu

Tom eğildi ve bir avuç dolusu kum aldı. - Tom bent down and picked up a handful of sand.

Tom bir avuç dolusu kuru üzüm yedi. - Tom ate a handful of raisins.

handful
{i} az miktar
handful
{i} ele avuca sığmayan tip
İngilizce - İngilizce
handful
as much as
to the same extent; up to the desired amount
as much as the hand will grasp or contain

    Heceleme

    as much as the Hand will grasp or con·tain

    Türkçe nasıl söylenir

    äz mʌç äz dhi händ wıl gräsp ır kınteyn

    Telaffuz

    /ˈaz ˈməʧ ˈaz ᴛʜē ˈhand wəl ˈgrasp ər kənˈtān/ /ˈæz ˈmʌʧ ˈæz ðiː ˈhænd wəl ˈɡræsp ɜr kənˈteɪn/