Mümkün olduğu kadar tünellerden kaçınmaya çalışacağım.
- I will try to avoid tunnels as much as possible.
Çin'e gidersem, bu mümkün olduğu kadar çok Çince konuşmak amacıyla olurdu.
- If I go to China, it would be for the purpose of speaking Chinese as much as possible.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
- He earns three times as much as I do.
Tom bir kucak dolusu çamaşırla odaya gitti.
- Tom walked into the room with an armful of laundry.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
- Tom was carrying an armful of books.
Tom bir kucak dolusu çamaşırla odaya gitti.
- Tom walked into the room with an armful of laundry.