The number of refugees in the world increases steadily.
- Dünyada mülteci sayısı giderek artmaktadır.
There has been an increase in the number of traffic accidents.
- Trafik kazalarının sayısı artmaktadır.
The number of people who visit aestethic clinics have been on the rise these last years.
- Estetik kliniklerini ziyaret eden insanların sayısı bu son yıllarda artmaktadır.
Tatoeba's popularity has been growing exponentially since the day of its inception.
- Tatoebanın popülaritesi kurulduğu günden beri katlanarak artmaktadır.
Electric vehicles are growing in popularity.
- Elektrikli araçların popülaritesi artmaktadır.
Year after year, production continued to increase.
- Yıldan yıla üretim artmaya devam etti.
The population of the world increases at a rate of two percent a year.
- Dünyanın nüfusu bir yılda yüzde iki oranında artmaktadır.
The auction ends Monday.
- Açık artırma pazartesi sona eriyor.
This may end up being somebody else's problem.
- Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.
The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.
- Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.
The number of students going abroad to study is increasing each year.
- Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.
Food prices have surged.
- Gıda fiyatları arttı.
The Great Depression triggered a great surge in crime.
- Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.
The company's profits soared.
- Şirketin kazancı arttı.
Travel agencies' profits soared.
- Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
The number of students going abroad to study is increasing each year.
- Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.
The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.
- Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.
The heavy rainfall has caused vegetable prices to rise daily for the last two months.
- Şiddetli yağış son iki ayın günlük sebze fiyatlarının artmasına sebep oldu.
Temperatures in the United States are expected to continue to rise.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde sıcaklıkların artmaya devam etmesi bekleniyor.
A physician was immediately sent for; but on the first moment of beholding the corpse, he declared that Elvira's recovery was beyond the power of art.
There is a debate as to whether graffiti is art or vandalism.
Okulda güzel sanatlar okuyor.
- She is studying fine art at school.
Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
- Life is not an exact science, it is an art.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
Onun bahçesi bir sanat eseridir.
- His garden is a work of art.
Sanatçı her zaman yalnız resim yapmıştır.
- The artist always painted alone.
Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
- I can't draw, but my sister is a great artist.
Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
- The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
- Where is the Palace of Fine Arts?
Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.
- The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
Bu eski resmi benim için onarabilecek bir ressam biliyor musun?
- Do you know an artist who can restore this old picture for me?
Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
- Magic is the art of changing superstition into money.
O öyle büyük bir sanatçı ki hepimiz ona hayranız.
- He is such a great artist that we all admire.
John büyük bir sanatçı oldu.
- John grew up to be a great artist.
Babam sanatsallıktan uzaktır.
- My father is far from artistic.
Beyninizin sol tarafını çok kullanıyorsunuz. Daha sanatsal olabilmek için beyninizin sağ tarafını kullanmaya çalışın.
- You live in your left brain too much. Try to use your right brain to be more artistic.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.