O, büyük bir arabada geldi.
- He arrived in a big car.
Buraya dün akşam altıda geldik.
- We arrived here at six yesterday evening.
Ben geldiğimde, anlaşmazlık kaynama noktasına ulaşmıştı.
- When I arrived, the dispute had reached its boiling point.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Öğleden sonra erken saatlerde Kennedy Havaalanına varmak istiyorum.
- I want to arrive at Kennedy Airport early in the afternoon.
İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
Erken gelmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll try my best to arrive early.
İşyerine ter içinde gelmek istemiyorum.
- I don't want to arrive all sweaty at work.
Viracopos'a sabah saat birde ulaştık.
- We arrived at Viracopos at one o'clock in the morning.
Biz bekledik ama o ulaşamadı.
- We waited but he failed to arrive.
We arrived and booked in.
He had finally arrived on Broadway.
He died previous to my arrival.
- He died before I arrived.
... And to see when I first arrived there'd be 12 teams in ...
... The cavalry have arrived. ...