Tom had his hair slicked back.
- Tom saçını arkaya taramıştı.
Tom is sitting near the back.
- Tom arkaya yakın oturuyor.
She turned around quickly.
- O hızla arkaya döndü.
I am told he has a broad back.
- Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
The hijackers moved to the rear of the plane.
- Korsanlar uçağın arkasına ilerledi.
Please move to the rear of the bus.
- Lütfen otobüsün arkasına doğru ilerleyin.
It has rained for three days on end.
- Arka arkaya üç gün boyunca yağmur yağdı.
She bought articles of clothing one after another.
- O arka arkaya giyim eşyaları aldı.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
My cat purrs when I scratch behind his ears.
- Kulağının arkasını kaşıdığımda,kedim mırıldanır.
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
I've decided to end our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
- Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
I asked after my sick friend.
- Hasta arkadaşımın sağlık durumunu sordum.
I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
A friend of mine can speak Hindi fluently.
- Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws.
- Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.
I want to thank my friends and family for supporting me.
- Beni destekledikleri için arkadaşlarıma ve aileme teşekkür etmek istiyorum.
His girlfriend was not supportive.
- Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
There is a small pond in back of my house.
- Evimin arkasında küçük bir gölet var.
Tom wanted to eat at the small restaurant behind the hotel.
- Tom otelin arkasındaki küçük restoranda yemek yemek istedi.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.