While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
- Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
Smokers are asked to occupy the rear seats.
- Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.
Tom noticed a police car in the rear-view mirror.
- Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
- Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
I've decided to end our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.
Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
- Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
I've been to Osaka to ask after my sick friend.
- Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.
A friend of mine can speak Hindi fluently.
- Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws.
- Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
I have a lot of friends to support me mentally.
- Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
There is a small pond in back of my house.
- Evimin arkasında küçük bir gölet var.
Tom wanted to eat at the small restaurant behind the hotel.
- Tom otelin arkasındaki küçük restoranda yemek yemek istedi.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.