I have a friend who loves me.
- Beni seven bir arkadaşım var.
Spongebob and Patrick are friends.
- Süngerbob ve Patrick arkadaştır.
If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser.
- Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.
I feel your pain, buddy.
- Acını hissediyorum, arkadaş.
He is my working mate.
- O benim iş arkadaşımdır.
Tom and I are soul mates.
- Tom ve ben ruh arkadaşlarıyız.
Tom and I are drinking buddies.
- Tom ve ben içki arkadaşlarıyız.
Tom and I are fishing buddies.
- Tom ve ben balıkçılık arkadaşlarıyız.
Tom has a pen pal in Australia.
- Tom'un Avustralya'da bir kalem arkadaşı var.
I would like to be your pen pal.
- Mektup arkadaşın olmak istiyorum.
My companions were watching me in silence and, unlike other times when my wonder had made them laugh, they remained serious.
- Arkadaşlarım beni sessizce izliyorlardı ve, benim şaşkınlığımın onları güldürdüğü diğer zamanların aksine , onlar ciddi kaldılar.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
He was angered by the murder of their comrades.
- O, arkadaşlarının cinayetiyle kızdırıldı.
The young man bade farewell to his comrades and relatives.
- Genç adam arkadaşlarını ve akrabalarını uğurladı.
He is always isolated from his fellow workers.
- O her zaman iş arkadaşlarından izole edilmiştir.
He seems to be a nice fellow.
- O, güzel bir arkadaş gibi görünüyor.
I don't associate with people like Tom.
- Tom gibi insanlarla arkadaşlık etmem.
He is a close friend of my brother.
- Erkek kardeşimin yakın bir arkadaşıdır.
Tom was my younger brother's roommate in college.
- Tom kolejde küçük erkek kardeşimin oda arkadaşıydı.
My parents are familiar with her friend.
- Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.
We're intimate friends.
- Biz samimi arkadaşlarız.
I advise you not to keep company with Tom.
- Tom'la arkadaşlık etmemeni tavsiye ederim.
A man is known by the company he keeps.
- Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
Tom discovered that Mary had dated his best friend.
- Tom Mary'nin onun en iyi arkadaşıyla flört ettiğini keşfetti.
Would either of you be interested in going on a blind date with one of my friends?
- Herhangi biriniz arkadaşlarımdan biriyle çıkmakla ilgilenir misiniz?
I pardoned my friend for his poor manners.
- Kötü davranışları için arkadaşımı affettim.
I'd like you to be my partner.
- Benim arkadaşım olmanı istiyorum.
Tom is my old partner.
- Tom benim eski arkadaşım.
They are both colleagues of mine.
- Onlar çalışma arkadaşlarımdır.
Go and speak to my colleague.
- Git ve iş arkadaşımla konuş.
He's a smart little feller.
- O zeki küçük bir arkadaştır.
You're a mighty good feller.
- Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.
Mac is my friend. He likes dogs very much.
- Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever.
Tom and his friends all have Macbooks.
- Tom ve arkadaşlarının hepsinin MacBookları var.