arka teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- back
I am told he has a broad back.
- Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
- rear
Tom noticed a police car in the rear-view mirror.
- Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.
Smokers are asked to occupy the rear seats.
- Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.
- posterior
- behind
The boy hid behind the door.
- Çocuk, kapının arkasına saklandı.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- buttock
- (Tıp) superior
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
- back board
- end
Applaud, friends, the comedy has ended.
- Alkışlıyoruz, arkadaşlar, komedi sona erdi.
Who needs friends! They'll just betray you in the end.
- Kimin arkadaşlara ihtiyacı var! Onlar sonunda sana ihanet edeceklerdir sadece.
- backside
- contuniation
- back-up
- dorsal
- the reverse
- aft
Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
- Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
- rump, buttocks, fanny
- hind
A friend of mine can speak Hindi fluently.
- Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
The horse rose on its hind legs.
- At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.
- dorso
- backer
- a back load (of something)
- back part, rear, back side, reverse
- rearward; stern
- situated in the tail or rear section
- support
His girlfriend was not supportive.
- Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
I have a lot of friends to support me mentally.
- Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.
- back, rear; the reverse (side); continuation, sequel; support, back-up, backing; supporter, backer; backside, buttocks, behind; back; reverse; hind; posterior
- hind, back, posterior
- dors
- powerful friend, backer, supporter; pull, influence
- tail
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
- the space behind or beyond
- sequel, the remaining part
- backing; continuation; breech; supporter
- {s} stern
- {i} backing
- friend at court
- tailback
- upholder
- rear of
- on back
- back side
- on the back of
- on the back
- {i} small
There's one small cat hiding behind the car.
- Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var.
A woman friend of ours took a trip to a small town last week.
- Bizim bir bayan arkadaşımız, geçen hafta küçük bir kasabaya bir seyahat yaptı.
- reverse
- rearward
- {i} breech
- {i} continuation
- {i} supporter
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- arka plân
- background
There is a castle in the background of the picture.
- Resmin arka planında bir kale var.
Let's get a picture of us with the sea in the background.
- Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.
- arka plan
- background
He is always in the background.
- O her zaman arka plandadır.
There is a castle in the background of the picture.
- Resmin arka planında bir kale var.
- arka taraf
- rear
- arka monta
- (Shoe) Heel seat lasting
- arka avlu
- backyard
- arka taraf
- stern
- arka ışığı
- backlight
- arka bagaj
- trunk
- arka bahçe
- back garden
- arka beyin
- (Anatomi) rhombencephalon
- arka beyin
- (Anatomi,Pisikoloji, Ruhbilim) hindbrain
- arka biçem
- (Bilgisayar) backstyle
- arka cam
- (Otomotiv) rear window
- arka cam
- rear gloss
- arka duvar
- (Bilgisayar) back wall
- arka far
- (Biyoloji) taillights
- arka farlar
- (Biyoloji) taillights
- arka fon
- background
- arka fren
- rear brake
- arka kanal
- (Basın) back-channel
- arka kanat
- (Havacılık,Otomotiv) rear wing
- arka kapak
- (Otomotiv) rear cover
- arka kapak
- (Askeri) back plate
- arka kapak
- (Otomotiv) rear end cover
- arka kapak
- (Otomotiv) end cover
- arka kısım
- tail
- arka olan
- (Ticaret) sponsor
- arka olmak
- support
- arka orta
- (Spor) middle back
- arka pano
- back plate
- arka parça
- backing
- arka plan
- (Bilgisayar) backplane
- arka plan
- (Edebiyat) back story
- arka plan
- (Bilgisayar) backspace
- arka sinyal
- (Biyoloji) rear indicator
- arka sinyal
- (Biyoloji) tail turn signal
- arka sinyal lambası
- (Biyoloji) rear indicator light
- arka sinyal lambası
- (Biyoloji) tail turn signal light
- arka siper
- (Askeri) parados
- arka sis lambaları
- (Biyoloji) tail fog lights
- arka sis lambası
- (Biyoloji) tail fog light
- arka sokak
- by street
- arka sokak
- back-alley
- arka taraf
- (Mimarlık) the back
- arka taraf
- back
- arka taraf
- back side
- arka taraf
- (Otomotiv) rear end
- arka tepsi
- (Bilgisayar) rear tray
- arka uç
- back-end
- arka uç
- (Çevre) back end
- arka yer
- back seat
- arka yüz
- face down
- arka yüz
- (Teknik,Tekstil) reverse side
- arka zemin
- (Sanat) background
- arka çıkmak
- back
- arka ışık
- (Havacılık) backlight
- arka ışık
- (Otomotiv) rear light
- arka ışık
- tail light
- arka şasi
- rear frame
- arka-yan
- (Tıp) posterolateral
- arka arkaya
- repeatedly
- arka arkaya
- back to back
- arka kaş
- browse back
- arka plana itmek
- pushed to the background to
- arka teker
- rear wheel
- arka abs
- rear wheel anti-lock
- arka abs
- rear antilock brake system
- arka ada
- back land
- arka aks
- (Otomotiv,Teknik) back axle
- arka aks
- rear-axle
- arka apresi
- back finish
- arka arka
- backwards
- arka arkaya
- on end
It has rained for three days on end.
- Arka arkaya üç gün boyunca yağmur yağdı.
- arka arkaya
- in series
- arka arkaya
- one after another, one after the other, successively
- arka arkaya
- one after another
She bought articles of clothing one after another.
- O arka arkaya giyim eşyaları aldı.
- arka arkaya
- one after the other
- arka arkaya gelen
- consecutive
- arka arkaya gelme
- evolution
- arka arkaya vermek
- to back each other, join forces
- arka ayak
- hindleg
- arka ayak
- hindquarter
- arka ayak
- hind leg
The horse rose on its hind legs.
- At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.
- arka ayak
- one of the rear legs of an animal
- arka ayaklar
- hind legs
- arka ayakları üzerinde durmak
- beg
- arka ayakları üzerinde kalkmak
- sit up and beg
- arka ayakları üzerinde kalkmak
- sit up
- arka ayakları üzerine kalkma
- dead set
- arka ayakları üzerine kalkmış
- rampant
- arka ayağı ön ayağına değmek
- overreach
- arka aynası
- rearwiew mirror
- arka aynayı kontrol edin lütfen
- Check the rearview mirror please
- arka bacak
- hind leg
- arka bagaj
- rear trunk
- arka bahçe
- backyard
My backyard can hold more than ten people.
- Benim arka bahçe on kişiden daha fazlasını barındırabilir.
I permitted Tom to camp in our backyard.
- Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına müsaade ettim.
- arka bulmak
- to find a friend in power
- arka bölge
- personal-private territory
- arka bölge
- (Jeoloji) backland
- arka bölüm
- rear section
- arka cep
- hip pocket
- arka cep
- back pocket
- arka cephe
- (Mimarlık) rear front
- arka cephe
- back elevation
- arka conta
- (Otomotiv) rear packing
- arka dingil
- trailing axle
- arka dingil
- rear-axle, trailing axle
- arka direk
- rear pillar
- arka direk
- rear spar
- arka dolgusu
- backing
- arka görüntü
- (Havacılık) down-vision
- arka gövde
- (Otomotiv) rear housing
- arka kabin
- (Askeri) rear compartment
- arka kanat
- afterwing
- arka kanatçık
- tail plane
- arka kapak
- tailboard
- arka kapak
- tailgate
- arka kapı
- postern
- arka kapı
- back door, rear door
- arka kapı
- back door
Tom came in through the back door.
- Tom içeriye arka kapıdan geldi.
He was too drunk to remember to shut the back door.
- Arka kapıyı kapatmayı düşünemeyecek kadar sarhoştu.
- arka kapı
- backdoor
- arka kapı
- postern gate
- arka kapı
- postern door
- arka kapıdan çıkmak
- 1. to fail out of a school. 2. to be fired for incompetence
- arka kara
- (Jeoloji) back land
- arka kara
- (Jeoloji) backland
- arka kemer/tampon
- (Otomotiv) rear bumper/fascia
- arka kenar
- trailing edge
- arka kepçe
- back-hoe
- arka kiriş
- (Otomotiv) rear beam
- arka koltuk
- rear seat, backseat
- arka koltuk
- rumble
- arka koltuk
- back seat
Tom was riding in the back seat.
- Tom arka koltukta gidiyordu.
Tom slept in the back seat while Mary drove.
- Mary arabayı sürerken Tom arka koltukta uyudu.
- arka kovan
- (Askeri) backshell
- arka köprü
- (Otomotiv) back axle tube
- arka köprü
- (Otomotiv) rear axle tube
- arka köprü
- rear-axle tube
- arka lamba
- tail lamp, tail light
- arka lob
- (Biyoloji) posterior lobe
- arka lâmba
- tail light
- arka lâmba
- tail lamp
- arka lâmba
- rear light
- arka lâmba
- rear lamp
- arka lâmbaları kontrol edin lütfen
- Check the tail lights please
- arka merdiven
- backstairs
- arka mil
- back shaft
- arka motor
- rear engine
- arka müziği
- background music
- arka oda
- back room
- arka olmak
- to back, to support
- arka oturak
- pillion
- arka perde
- backcloth
- arka pile
- (Tekstil) back pleat
- arka plaka
- backplate
- arka planda
- in the background, of minor importance
- arka planda kalmak
- to keep/stay in the background
- arka plandaki konuşma
- rhubarb
- arka plân
- frame
- arka plân
- back seat
- arka plân
- distances
- arka plânda kalmak
- take a back seat
- arka plânda kalmak
- take a back
- arka portatif koltuk
- rumble seat
- arka pul
- (Otomotiv) back-up washer
- arka raf
- parcel shelf
- arka roba
- (Tekstil) back yoke
- arka rüzgârı
- tail wind
- arka sayfa
- verso, left page
- arka sedye
- (Askeri) packboard
- arka sokak
- back street
The robber attacked her on a back street.
- Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
- arka sokak
- back alley
- arka spar
- rear spar
- arka sınır
- (Denizbilim) apical margin