Yolda büyük bir kemer var.
- There is a huge arch over the road.
Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.
- A rainbow is a seven-colour arch in the sky.
O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.
- He is the greatest architect that has ever lived.
En tuhaf şey onun en büyük düşmanını kaçılmaz bir ölümden kurtarmış olmasıdır.
- The strangest thing is that he saved his arch enemy from an unavoidable death.
Tom arkalojide çalışır.
- Tom works in archeology.
Geçmişin sırlarını arkeoloji ortaya çıkarıyor.
- Archeology reveals the secrets of the past.
Laurent Weber Portland'ın başpiskoposu.
- Laurent Weber is the archbishop of Portland.
Tom mimariyi dünyadaki başka her şeyden daha çok seviyor.
- Tom loves architecture more than anything else in the world.
Marianne was surprised and confused, yet she could not help smiling at the quiet archness of his manner.
The man is my arch rival, without him I would have no competition.
I attempted to hide my emotions, but an arch remark escaped my lips.