They explored the desert in quest of buried treasure.
- Onlar gömülü hazine arayışında çölü araştırdı.
Chinese firms have embarked on a quest to conquer the world market.
- Çinli firmalar, dünya pazarını ele geçirmek için bir arayış başlattı.
The pursuit of wealth does not interest me.
- Servet arayışı beni ilgilendirmiyor.
The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
- Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
I would like to request a short recess.
- Ben kısa bir ara rica etmek istiyorum.
The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
If the car breaks down, we'll walk.
- Araba bozulursa, yürürüz.
Between space and time.
- Uzay ve zaman arasında.
Leave a space between the lines.
- Satırlar arasında bir boşluk bırak.
You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
- Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
She searched for her granddaughter who had been taken away.
- O kaçırılan torununu aradı.
The volcano erupts at regular intervals.
- Volkan düzenli aralıklarla püskürür.
The trees are planted at intervals of thirty meters.
- Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.
There was a great gap between the views of the two.
- Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
The gap between rich and poor is getting wider.
- Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
They all sought for the lost child.
- Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
He sought shelter from the rain.
- O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.
Let's take time out to elaborate a strategy.
- Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
In the interim, please send all communications to Tom.
- Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
The police promised Tom that they would look for his daughter.
- Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
Tom began to look for a job three months before he graduated from college.
- Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.
Everybody has the right to seek happiness.
- Herkesin mutluluk arama hakkı vardır.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
- Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
- Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
Relations between us seem to be on the ebb.
- Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
- İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius.
- Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
- Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
There is only a marginal difference between the two.
- İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
Tom called about half an hour ago.
- Yaklaşık bir saat önce Tom aradı.
It took me an hour and a half to get there by car.
- Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
- On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
Our car broke down in the middle of the street.
- Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
The car stopped in the middle of the road.
- Araba yolun ortasında istop etti.
The car went out of control and pitched headlong into the river.
- Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
- ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
- Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
Please put a comma between the two main clauses.
- Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Do you know how to use these command line tools?
- Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Meanwhile, you can stay with us.
- Bu arada, bizimle kalabilirsin.
Meanwhile, time is running out.
- Bu arada, zaman tükeniyor.
Are you on good terms with Tom?
- Tom'la aranız iyi mi?
They're on good terms with their neighbors.
- Onların komşularıyla arası iyi.
It's almost intermission.
- Gösterim arası olmak üzere.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
Call me this afternoon.
- Bu öğleden sonra beni ara.
Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
- Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
I thought you'd be out searching for Tom.
- Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.
They continued searching.
- Aramaya devam ettiler.
We should sometimes pause to think.
- Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.
Let's take a pause. I cannot continue any longer.
- Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.
It is a good habit to look up new words in a dictionary.
- Yeni kelimeleri sözlükte aramak iyi bir alışkanlıktır.
You should look up this word.
- Bu kelimeyi aramalıyız.
Believe those who are seeking truth and doubt those who have found it.
- Gerçeği arayanlara inan ve onu bulanlardan kuşkulan.
Martin Luther King spent his life seeking justice.
- Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.
In case of fire, you should dial 119 immediately.
- Yangın durumunda, hemen 119'u aramanız gerekir.
In the case of fire, dial 119.
- Yangın durumunda, 119'u arayın.
Tom will assist you in your search for Mary.
- Tom Mary'yi aramanda sana yardım edecek.
I need to search for my pen.
- Dolma kalemimi aramalıyım.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
It's almost intermission.
- Gösterim arası olmak üzere.
When is the intermission?
- Perde arası ne zaman?
He mediated between the two parties.
- O iki parti arasında aracılık yaptı.
Interpreters mediate between different cultures.
- Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
We're still checking into it.
- Onu hâlâ araştırıyoruz.
Check and adjust the brakes before you drive.
- Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
- Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth.
- O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
Tom is always spacing out in class.
- Tom her zaman derse ara veriyor.
Every now and then, I play tennis for recreation.
- Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
Do you know how to drive a car?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
In America cars drive on the right side of the road.
- Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
There is a distance of four fingers between the eyes and the ears.
- Gözler ve kulaklar arasında dört parmaklık bir mesafe vardır.
When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.
- Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.