arasında

listen to the pronunciation of arasında
Türkçe - İngilizce
between

Difference between Facebook and Twitter is, Twitter is a microblogging service. - Facebook ve Twitter arasındaki fark, Twitter'ın bir mikroblog servisi olmasıdır.

In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric. - Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.

among

His novels are popular among young people. - Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.

She is very popular among the students. - Öğrenciler arasında çok popüler.

amid
inter

According to the American journal International Living, Uruguay is ranked among the twenty safest countries in the world. - Amerikan dergisi Uluslararası Yaşam'a göre, Uruguay dünyada en güvenli yirmi ülke arasında yer almaktadır.

Interpreters mediate between different cultures. - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.

amongst

Mary was chosen amongst 500 applicants. - Mary 500 aday arasından seçildi.

He's the tallest amongst the boys. - O oğlanlar arasında en uzun boylu olanıydı.

1. between. 2. among
between, among, amongst, amid, amidst
'tween
amidst
betwixt
in the midst of
through

The cows were moving very slowly through the long green grass. - Inek, uzun, yeşil çimenlerin arasında çok yavaş hareket ediyordu.

Tom made his way through the crowd. - Tom kalabalığın arasından ilerledi.

tween
midst
mid

The stirrup is a bone in the middle ear, between the anvil and the inner ear. - Üzengi örs ve iç kulak arasında, orta kulakta bir kemiktir.

There is no middle ground between these two options. - Bu iki seçenek arasında orta yol yoktur.

twixt
ara
{i} recess

The meeting will reconvene in two hours after a brief recess. - Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.

The judge called for a recess of two hours. - Yargıç iki saat ara verdi.

ara
{s} intermediary
ara
{i} break

If the car breaks down, we'll walk. - Araba bozulursa, yürürüz.

She spoke for 30 minutes without a break. - O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.

arasında gezinmek
wander between
arasında sözleşme
an agreement/a contract between
arasında bulunan
interjacent
arasında olan
intercurrent
arasında sayılmak
rate among
ara
{i} space

Leave more space between the lines. - Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.

Leave a space between the lines. - Satırlar arasında bir boşluk bırak.

ara
{f} search

She searched for her granddaughter who had been taken away. - O kaçırılan torununu aradı.

They went in search of happiness. - Onlar mutluluğu aramaya gittiler.

ara
interval

I visit my friend's house at intervals. - Ben arkadaşımın evinini aralıklarla ziyaret ederim.

The trees are planted at intervals of thirty meters. - Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.

ara
gap

There is a wide gap in the opinions between the two students. - İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.

The gap between rich and poor is getting wider. - Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.

ara
distance, space; break, breather; break, playtime; interval, pause, cessation, intermission; interlude; half time; relation, terms, footing; intermediate, intermediary; middle
ara
sought

They all sought for the lost child. - Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.

Religion is freedom and justice being sought in the entire region. - Din, bütün bölgede özgürlük ve adalet arayışıdır.

ara
time out

Let's take time out to elaborate a strategy. - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.

ara
time, point in time
ara
interim

In the interim, please send all communications to Tom. - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.

ara
look for

The police promised Tom that they would look for his daughter. - Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.

Let's split up and look for Tom. - Ayrılalım ve Tom'u arayalım.

ara
seek

The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil. - Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.

Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there. - Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.

ara
buffer

Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

ara
footing
ara
relation

We must maintain the friendly relations between Japan and the U.S. - Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars. - İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

ara
range

The students range in age from 18 to 25. - Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.

They're just out of my price range. - Onlar benim fiyat aralığının dışında.

ara
stop

Tom stopped to take a close look at the car. - Tom arabaya yakından bakmak için durdu.

How about stopping the car and taking a rest? - Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?

ara
margin

There is only a marginal difference between the two. - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.

This car dealership has very thin profit margins. - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.

ara
half

Let's meet halfway between your house and mine. - Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.

It took me an hour and a half to get there by car. - Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.

ara
(Bilgisayar) lookup
ara
leg

Tom is the legal owner of this piece of land. - Tom bu arazinin yasal sahibidir.

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

ara
middle

I'm in the middle of a meeting. Could I call you back later? - Bir toplantının ortasındayım. Sizi daha sonra tekrar arayabilir miyim?

Our car broke down in the middle of the street. - Arabamız caddenin ortasında bozuldu.

ara
pitch

The car went out of control and pitched headlong into the river. - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.

ara
(Mekanik) clearance
ara
cease

The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties. - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.

ara
(Mimarlık) partition

There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine. - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.

ara
comma

Please put a comma between the two main clauses. - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.

Do you know how to use these command line tools? - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?

ara
meanwhile

Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff. - Bu arada, Biz garip şeyler yapan uzaylıları tanımlıyoruz.

Meanwhile, time is running out. - Bu arada, zaman tükeniyor.

ara
(Bilgisayar) place call
ara
terms

I hear you're on bad terms with Owen. - Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.

They're on good terms with their neighbors. - Onların komşularıyla arası iyi.

ara
(Bilgisayar) place a call
bunlar arasında
among them
bunlar arasında
among these
hafta arasında
during the week
ikimizin arasında
(Konuşma Dili) between you and me
ikisi arasında
in between
ara
discontinuation
ara
scrabble
ara
discontinuance
ara
interm

It's almost intermission. - Gösterim arası olmak üzere.

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

ara
{f} call

Tom called me yesterday at nine in the morning. - Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.

Call me again in two days. - İki gün içinde beni yeniden ara.

ara
interstice
ara
interlude
ara
{f} searching

The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon. - Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.

They continued searching. - Aramaya devam ettiler.

ara
pause

Let's take a pause. I cannot continue any longer. - Bir ara verelim! Daha fazla devam edemem.

We should sometimes pause to think. - Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.

ara
lapse
ara
seek for
ara
look up

You should look up that word. - O kelimeyi sözlükte aramalısın.

I often look up words in that dictionary. - O sözlükte sık sık kelimeler ararım.

ara
half time
ara
{f} seeking

I came here seeking justice. - Buraya adalet aramak için geldim.

Martin Luther King spent his life seeking justice. - Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.

ara
interspace
ara
{f} ransacking
ara
{f} dial

Could you dial for me? The telephone is too high. - Benim için arar mısın? Telefon çok yüksekte.

In case of fire, you should dial 119 immediately. - Yangın durumunda, hemen 119'u aramanız gerekir.

ara
search for

I need to search for my pen. - Dolma kalemimi aramalıyım.

Tom will assist you in your search for Mary. - Tom Mary'yi aramanda sana yardım edecek.

11 ile 12 Haziran tarihleri arasında
between the dates of June 11-12
11-12 Haziran tarihleri arasında
between the dates of June 11-12
11-12 ekim tarihleri arasında
between the dates of September 11-12
ara
ıntermediate
ara
look#for
bunların arasında
among them
insanlar arasında
among people
Devletler arasında karşılıklı adli yardımlaşma sözleşmesi)
(Hukuk) Mutual Legal Assistance ConventionMLA Convention - Convention on mutual assistance in criminal matters between the Member States of European Union
aile arasında
enfamille
ara
intermediate

Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class. - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.

She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate. - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

ara
distance; break
ara
cessation
ara
distance (between two things)
ara
intermediary, intermediate
ara
intermission

It was raining all day long without intermission. - Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.

When is the intermission? - Perde arası ne zaman?

ara
chasm
ara
break (in a game); interlude; intermission
ara
interlocutory
ara
lull
ara
mediate

He mediated between the two parties. - O iki parti arasında aracılık yaptı.

Interpreters mediate between different cultures. - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.

ara
discontinuity
ara
interruption
ara
check

We're still checking into it. - Onu hâlâ araştırıyoruz.

The rough terrain checked the progress of the hikers. - Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.

ara
time between two events, interval
ara
idle
ara
meso
ara
breathing space
ara
recessional
ara
relations (between people)
ara
space, spacing
ara
interregnum
ara
breather
ara
idler
ara
short break; discontinuance
ara
bye
ara
{i} truce
ara
abscission
ara
{i} spread

Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force. - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.

ara
quest

I called you because I need to ask you a question. - Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.

I'm doing some history research and would like to ask you a few questions. - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.

ara
tween
ara
(Nükleer Bilimler) interstitial
ara
{i} respite
ara
time lag
ara
{i} spacing

Tom is always spacing out in class. - Tom her zaman derse ara veriyor.

ara
{i} recreation

Every now and then, I play tennis for recreation. - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.

ara
surcease
ara
rootle
ara
drive

You'll be able to drive a car in a few days. - Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.

Sometimes he drives to work. - O bazen işe arabayla gider.

ara
forage
ara
{i} distance

When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner. - Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.

I heard that the distance between Tokyo and Osaka is about 10 km. - Tokyo ve Osaka arasındaki mesafe yaklaşık 10 kilometreymiş diye duydum.

başka şeyler arasında
(Hukuk) interalia
benzerleri arasında
among one’s peers
benzerleri arasında
among its kind
bir antlaşmanın yalnız taraf olanlar arasında hüküm ifade etmesi
(Hukuk) res inter alios acta
dört duvar arasında kalmak
to be shut in
eyaletin başka eyaletler arasında kalan uzantısı
panhandle
hafta arasında
(içinde) during the week
hafta arasında/içinde during
the week
halkın arasında dolaşma
walkabout
hizmetçilerin arasında
below stairs
hükümdarın halkın arasında dolaşması
royal walkabout
iki ateş arasında kalmak
to be caught between two fires
iki cami arasında kalmış beynamaz/binamaz
(someone) who doesn't know which alternative to choose, (someone) who doesn't know which of two choices to make
iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
to be torn between two choices, to be in limbo
iki kişi arasında
a deux
iki nokta arasında yapılan
(yarış) point to point
kaşla göz arasında
in a flash
kaşla göz arasında
like winking
kaşla göz arasında
in a tick
kaşla göz arasında
in the twinkling of an eye
kaşla göz arasında
in the twinkling of an eye, in a trice, on the quiet
kaşla göz arasında
in a wink

I'll be back in a wink. - Kaşla göz arasında geri döneceğim.

kaşla göz arasında
in two ticks
kaşla göz arasında
in a jiffy
kaşla göz arasında
in the twinkle of an eye
kaşla göz arasında
in the twinkling of an eye, in a trice
komutanla ordu arasında iletişimi sağlayan general
adjutant-general
koyu ile açık arasında
(Sanat) halftone
kurunun yanında/arasında yaş da yanar
(Atasözü) Sometimes the innocent suffer along with the guilty
kıyı boyu limanlar arasında ticaret yapmak
coast
kıyıyla gemi arasında
inshore of a ship
lâf arasında
incidentally
lâf arasında söyleme
interjection
lâf arasında söylemek
interject
müttefikler arasında
interallied
sesli harfler arasında
intervocalically
söz arasında
in the course of the conversation
uçak ile füze arasında bağlantı testi
(Askeri) built-in test
yayın arasında verilen haber
news flash
yaşın arasında/yanında kuru da yanar
(Atasözü) Sometimes the innocent suffer along with the guilty
ölümle kalım arasında olmak
to be/live on the razor's edge
ülkeler arasında huzur
detente
İngilizce - İngilizce

arasında teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

ARA
Automotive Recyclers Association
ARA
Awards and Recognition Association
ARA
Aracruz Cellulose S.A
ARA
A prefix applied to ships operated by the Armada de la República Argentina (ARA)
ARA
Applied Research Associates
ARA
Australian Retailers Association
ARA
Australasian Railway Association
Ara
A constellation of the southern sky, said to resemble an altar
Ara
An appraisal designation for Accredited Rural Appraiser awarded by the American Society of Farm Managers and Rural Appraisers
Ara
AppleTalk Remote Access Protocol that provides Macintosh users direct access to information and resources at a remote AppleTalk site
Ara
AppleTalk Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available files, printers, servers, e-mail, and so on
Ara
The physical body
Ara
Apple Remote Access, a protocol allowing network access from Macintosh systems via dialup Now almost entirely obsolete
Ara
(Amateur Rowing Association) The governing body for rowing in England, responsible for organising the National Championships (NatChamps) http: //www ara-rowing org
Ara
Appleshare Remote Access
Ara
AppleTalk Remote Access A protocol (and product) that provides system-level support for dial-in (modem) connections to an AppleTalk network With ARA, you can call your desktop Mac from a PowerBook and remotely access all the available services - files, printers, servers, e-mail, etc
Ara
Accounting Research Association
Ara
macaws
Ara
a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
Ara
Apple Remote Access A software program from Apple Computer that allows one Mac to dial another Mac via a modem and, through AppleShare and/or Personal File Sharing, access local or network resources available to the "answering" Mac (Common resources include shared directories, servers, and printers ) Although I don't cover the issue much in this book, you can do some neat things with ARA and MacTCP
Ara
Apple Remote Access, a program to allow full access to the UVA network including IP and AppleTalk services (Novell file Servers) over a phone line from a Macintosh computer
Ara
a foot, (as a verb) to go
Ara
AppleTalk Remote Access, a protocol developed by Apple to allow PowerBook and Macintosh users to connect to an AppleTalk network over phone lines
ara
The Altar; a southern constellation, south of the tail of the Scorpion
ara
A name of the great blue and yellow macaw (Ara ararauna), native of South America
ara
macaws a constellation in the southern hemisphere near Telescopium and Norma
Türkçe - Türkçe
(Hukuk) BEYNİNDE
kaşla göz arasında
(deyim) Kimseler görmeden ya da hissetmeden çabucak
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Avlu
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Mıntıka, bölge
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Çıplaklık
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Geniş, çıplak arazi
ARÂ
(Osmanlı Dönemi) Komşuluk
Ara
antrakt
Ara
(Osmanlı Dönemi) MESAFE
Ara
(Hukuk) MABEYN
Ara
mabeyin
Ara
(Hukuk) FASILA
ara
Basketbol ve voleybolda takımların dinlenmek, taktik almak ve oyun alanlarını değiştirmek için kullandıkları süre
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi
ara
Roma mimarlığında üzerinde kurban kesilen sunak
ara
Güney Amerika'da yaşayan bir cins papağan
ara
Fasıla
ara
Aralık
ara
Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında verilen on beş dakikalık dinlenme süresi, haftaym
ara
İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe. İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları
ara
Sunak takımyıldızının Latince adı
ara
Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt
ara
Samimiyet
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi
ara
İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla
ara
Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi: "Aralarına yabancı sokmak, nezaketsizlik olur."- M. Yesarî
ara
iri gövdeli bir papağan türü
ara
Papağan türleri
ara
Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi: "Aralarında anası babası ile Binnaz'ın da bulunduğu on sekiz işçiydiler."- N. Cumalı
ara
Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre
ara
Göz alıcı parlak renkleri olan bir papağan
ara
(Osmanlı Dönemi) fâsıla
ÂRÂ
(Osmanlı Dönemi) f. Süsleyen. Bezeyen
İngilizce - Türkçe

arasında teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

Ara
Sunak (takımyıldızı)
ara
sunak
ara
ar
arasında