She writes to her son every now and then.
- Arada sırada oğluna yazar.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
- Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
Alice calls us every now and then.
I know that you still cry for me sometimes.
- Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.
Do you sometimes study in the library?
- Ara sıra kütüphanede ders çalışır mısın?
They visited me occasionally.
- Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
- Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
Tom goes to Boston every once in a while.
- Tom ara sıra Boston'a gider.
I play tennis once in a while.
- Ara sıra tenis oynarım.
My uncle comes to see me from time to time.
- Amcam ara sıra beni görmeye gelir.
My son came to see me from time to time.
- Ara sıra oğlum beni ziyarete geliyordu.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
It was raining on and off all through the night.
- Gece boyunca ara sıra yağmur yağıyordu.
It has been raining on and off since this morning.
- Bu sabahtan beri ara sıra yağmur yağıyor.
I am absent from school on occasion.
- Ara sıra okula gitmem.
They eat meat on occasion.
- Onlar ara sıra et yerler.
Tom comes to visit us every now and then.
- Tom ara sıra bizi ziyarete gelir.
Robert comes to visit me every now and then.
- Robert ara sıra beni ziyarete gelir.
Let me hear from you now and again, will you?
- Ara sıra senden haber almama izin ver, verecek misin?
Tom and Mary have been dating off and on for a year.
- Tom ve Mary bir yıldır ara sıra çıkıyorlardı.
It has been raining off and on.
- Ara sıra yağmur yağıyor.
Every once in a while, I take my boyfriend a lunch while he's at work.
- Ara sıra erkek arkadaşıma o işteyken bir öğle yemeği götürürüm.
Every once in a while I study Esperanto.
- Ara sıra Esperanto çalışıyorum.
If you have time, drop me a line now and then.
- Eğer zamanınız varsa, ara sıra birkaç satır yaz.
He still comes to see me now and then.
- O hâlâ ara sıra beni görmeye gelir.
I play tennis once in a while.
- Ara sıra tenis oynarım.
Don't just read books. Go outside once in a while and get some exercise.
- Sadece kitap okumayın. ara sıra dışarı gidin ve biraz egzersiz yapın.
Harabeyi dolaşırken ara sıra perişan kalabalıklara rast geliyoruz.- F. R. Atay.