araba teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- (Otomotiv) car
I am surprised that your family has a Japanese car.
- Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
I had my car stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
- motorcar
Selling motorcars is my business.
- Arabalar satmak benim işim.
- cartload, wagonload; truckload
- wheels (Slang); carriage
- auto
I was recently in an automobile accident.
- Yakın zamanda bir araba kazası geçirdim.
We are producing spare parts in an automobile factory.
- Bir araba fabrikasında yedek parça yapıyoruz.
- car, automobile
- car, motorcar, auto, automobile; carriage, vehicle; cart, wagon
- automobile
We are producing spare parts in an automobile factory.
- Bir araba fabrikasında yedek parça yapıyoruz.
I was recently in an automobile accident.
- Yakın zamanda bir araba kazası geçirdim.
- coach
He robbed the mail coach.
- O, posta arabasını soydu.
- vehicle
This vehicle eventually became a successful family car.
- Bu araç sonunda başarılı bir aile arabası oldu.
Gas-powered cars are the Devil's vehicle.
- Benzinli arabalar Şeytan'ın aracıdır.
- cart
Tom got in the golf cart.
- Tom golf arabasına bindi.
Where are the luggage carts?
- Bagaj arabaları nerede?
- wheel
She stumbled over a wheelbarrow.
- O bir el arabası üzerine tökezledi.
Jack explained to me how to change the wheel of the car.
- Jack arabanın tekerleğinin nasıl değiştirileceğini bana anlattı.
- gharry; motor
- wagon
Does Tom still drive a station wagon?
- Tom hâlâ steyşın araba kullanıyor mu?
- auotomobile
- motor
He's got not only a motorbike but also a car.
- O sadece bir motosiklete değil fakat aynı zamanda bir arabaya da sahip.
The motorcycle crashed into a car.
- Motosiklet bir arabaya çarptı.
- trolley
- wain
- moving conveyor
- cab
Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
- Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
- auto-
- carriage, wagon, cart
- autocar
- carriage
The baby sleeping in the baby carriage is as cute as an angel.
- Bebek arabasında uyuyan bebek, bir melek kadar sevimli.
Is that your carriage?
- O senin at araban mı?
- {i} gharry
- conveyance
- rickshaw
- araba sürmek
- drive
- iki tekerlekli hafif araba
- buggy
- araba kullanmak
- drive
Tom is still too young to drive.
- Tom araba kullanmak için hala çok genç.
It is a colossally bad idea to drive without a driver's license.
- Ehliyetsiz araba kullanmak, çok kötü bir fikirdir.
- araba lâstiği
- tire
It took Tom a long time to change the tire.
- Tom'un araba lastiğini değiştirmesi uzun sürdü.
While walking down the street, I saw two white cats pissing near a car tire.
- Sokakta aşağıya doğru yürürken iki beyaz kedinin bir araba lastiğinin kenarına işediğini gördüm.
- araba yolu
- drive
I saw Tom's car pull into the driveway.
- Tom'un arabasının araba yoluna girdiğini gördüm.
Why is Tom's car parked in our driveway?
- Niçin Tom'un arabası bizim özel araba yolumuza park ediliyor?
- araba tamircisi
- mechanic
Tom is a car mechanic.
- Tom bir araba tamircisidir.
Tom used to be a car mechanic.
- Tom bir araba tamircisiydi.
- araba ön camı
- windshield
Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
- Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı.
- araba gezintisi
- drive
They started a drive to raise a charity fund.
- Yardım fonunu yükseltmek için bir araba gezintisine başladılar.
It's been a long drive.
- Uzun bir araba gezintisi oldu.
- araba imecesi
- (Dilbilim) car pool
- araba lâstiği
- tyre
- araba parkı
- car pool
- araba anahtarı
- car key
- araba anteni
- antenna
- araba bagajı
- trunk
- araba boyası
- car paint
- araba camı
- car glass
- araba durağı
- lay-by
- araba falakası
- whiffletree
- araba gezisi
- ride
- araba kapısı
- gateway
- araba kazası
- motor accident
- araba kazası
- smash-up
- araba kazası
- smash
- araba kazası
- crash
- araba kiralama
- car hire
- araba kiralama
- car rental
- araba kiralamak
- rent a car
- araba kornası
- car horn
- araba kredisi
- (Ticaret) car loan
- araba kullanma
- motoring
- araba lastiği
- car tyre
- araba plakası
- license plate
- araba sahibi
- car owner
- araba sollamak
- overtake
- araba tamponu
- (Otomotiv) bumper
- araba telefonu
- car phone
- araba teybi
- car audio
- araba teybi
- car stereo
- araba tutması
- (Tıp) car sickness
- araba yarışı
- motor racing
- araba yolu
- carriage way
- araba yükü
- carload
- Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur
- (Atasözü) It is easy to be wise after the event
- araba dingili
- car axle
- araba kokusu
- car air freshener
- araba konsolu
- car console
- araba kullanmak
- to drive a car
- araba oku
- thill
- araba plakası
- Number plate
- araba yıkamak
- car wash
- araba aküsü
- (Otomotiv) automobile battery
- araba atı
- wheel horse
- araba atı
- carriage horse
- araba atı
- coach horse
- araba aynası
- (Otomotiv) car mirror
- araba bakım
- (Otomotiv) car maintenance
- araba boyası
- paintwork
- araba camını açmak
- wind up
- araba camını kapamak
- wind down
- araba cilası
- (Otomotiv) car polish
- araba dingili
- axle tree
- araba dingili
- axletree
- araba dolusu yük
- carload
- araba döşemesi
- car upholstery
- araba döşemesi
- trim
- araba eşdeğeri
- passenger car equivalent
- araba falakası
- swingletree
- araba falakası
- whippletree
- araba gaspetmek
- highjack
- araba gezintisi
- driving
- araba gezisi
- drive
- araba geçebilir
- carriageable
- araba gövdesi
- carbody
- araba güvertesine giriş yasak
- No access to car decks
- araba hurdalığı
- wrecking yard
- araba hurdalığı
- auto salvage yard
- araba ile gelmek
- roll up
- araba ile gezme
- joy ride
- araba ile gezme
- coaching
- araba ile gezmek
- coach
- araba ile gezmek
- auto
- araba ile girilebilen
- drive in
- araba ile gitmek
- to drive
- araba ile götürmek
- wheel
- araba ile götürmek
- to drive sb/sth
- araba ile taşıma
- cartage
- araba ile taşımak
- cart
- araba ile yol almak
- drive out
- araba için ücretiniz ne kadar
- What is the charge for a car
- araba kapısı açılınca yanan lâmba
- courtesy light
- araba kazası
- smash, smash-up
- araba kiralama
- rent-a-car
- araba kiralamak
- take a car on hire
- araba kiralamak istiyorum
- I want to rent a car
- araba kiralanan yer
- rent-a-car
- araba kiralayabilir miyim
- Can I rent a car
- araba kokusu
- (Otomotiv) car smell
- araba koltuğu kafa dayanağı
- headrest
- araba konvoyu
- motorcade
- araba kullanan kimse
- motorist
- araba kullanma
- automobilism
- araba kullanma yeteneği
- road sense
- araba kullanmak
- drive a car
- araba kullanmak
- tool
- araba kuyruğu
- tailback
- araba kuyruğu
- tailbacks
- araba lâstiği
- rubber tire
- araba lâstiği
- rubber tyre
- araba markası
- (Otomotiv) car brand
- araba markası
- (Otomotiv) model of car
- araba metal çatısı
- hardtop
- araba mezarlığı
- junk yard
- araba mezarlığı
- auto graveyard
- araba modeli
- car model
- araba modeli
- (Otomotiv) model of car
- araba modeli
- (Otomotiv) make of car
- araba modeliniz var mı
- Do you have any car models
- araba motoru
- (Otomotiv) automobile engine
- araba oku
- pole of a carriage
- araba oku
- shaft
- araba ruhsatı
- vehicle licence
- araba ruhsatı
- (Argo) rego
- araba satıcısı
- car seller
- araba seyahati
- car travel
- araba sürücüsü
- trammer
- araba sürücüsü
- cab driver
- araba tamircisi
- greaser
- araba tamircisi
- serviceman
- araba tamircisi
- grease monkey
- araba trafiği
- (Otomotiv) automobile traffic
- araba tutması
- carsickness
- araba tutmuş
- carsick
- araba ustası
- grease monkey
- araba vapuru
- car ferry, ferryboat
- araba vapuru
- ferry
Tom loaded the cars onto the ferryboat.
- Tom arabaları araba vapuruna yükledi.
- araba vapuru
- car ferry
- araba vapuru
- ferryboat
Tom loaded the cars onto the ferryboat.
- Tom arabaları araba vapuruna yükledi.
- araba vapuru
- (Ticaret) roll-on ferry
- araba vapuru
- passage boat
- araba yapımcısı
- cartwright
- araba yarışçısı
- racing driver
- araba yarışı
- car racing
- araba yarışı
- rally
- araba yolu
- carriagedrive
- araba yıkama yeri
- car wash
- araba yıkama yeri
- place that washes cars
- araba çakmağı
- car lighter
- araba çalmak
- steal cars
- araba çalmak
- steal a car
- araba çalmak
- highjack
- araba çarpmak
- have a car accident
- araba çarpmak
- (a car) to hit
- araba çekici
- car spotter
- araba çekmek
- sling one's hook
- araba çekmek
- (Otomotiv) tow away a car
- araba ön camı
- windscreen
- araba örtüsü
- car cover
- arkası kısa ve küt araba
- hatchback
- fayton tipi araba
- sociable
- katlanır araba üstü
- hood
- oyuncak araba
- toy car
The child cried for a toy car.
- Çocuk oyuncak araba için ağladı.
Fadil found a toy car in his backyard.
- Fadıl arka bahçesinde bir oyuncak araba buldu.
- binek araba
- automobile
- kendisini araba tutan
- carsick
- model (araba)
- marque
- spor araba
- sportscar
- spor araba
- (Otomotiv) landaulet
- station araba
- station wagon
- özel araba yolu
- driveway
Tom's car was in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yolundaydı.
Why is Tom's car parked in our driveway?
- Niçin Tom'un arabası bizim özel araba yolumuza park ediliyor?
- üstü açık araba
- roadster
- arabalar
- cars
The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.
In America cars drive on the right side of the road.
- Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
- ikinci el araba
- secondhand car
- çarpışan araba
- Bumber car, bumper, dodgem car, dodgem
- özel araba sahibi
- private car owner
- üstü örtülmemiş araba, otomobil vb
- not covered above cars, automobiles, etc