araştırmalar

listen to the pronunciation of araştırmalar
Türkçe - İngilizce
studies

Recent studies suggest that this is not the case. - Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.

Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness. - Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.

enquiries
surveys
inquiries
araştırma
survey

This survey is too long to finish quickly. - Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.

A survey shows that many businessmen skip lunch. - Bir araştırma birçok iş adamının öğle yemeğini atladığını göstermektedir.

araştırma
investigation

Recent investigations have demonstrated that the application of Emmet's theory is not always without defects. - Son araştırmaların gösterdiğine göre, Emmet'in teorisinin uygulanması her zaman kusursuz değildir.

The investigation is ongoing. - Araştırma devam ediyor.

araştırma
search

I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search. - Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.

All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region. - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.

araştırma
research

The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research. - Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

araştırma
{i} study

A public opinion study was made in 1937. - 1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.

A study reports that 53,000 Americans die each year as a result of secondhand smoke. - Bir araştırmaya göre her yıl 53.000 Amerikalı pasif içicilik sonucu ölüyor.

araştırmalar devam etmektedir
searches are ongoing
araştırmalar merkezi
center of studies/researches
arkeolojik araştırmalar
archaeological researches
araştırma
investigative

Tom is an investigative reporter. - Tom bir araştırmacı muhabirdir.

Tom is an investigative journalist. - Tom bir araştırmacı gazetecidir.

araştırma
inquiry

This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry. - Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.

araştır
{f} quest

I'm doing some history research and would like to ask you a few questions. - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.

They explored the desert in quest of buried treasure. - Onlar gömülü hazine arayışında çölü araştırdı.

araştır
probing
araştırma
probe
araştırma
quest

The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel. - Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.

I'm doing some history research and would like to ask you a few questions. - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.

araştırma
exploration

From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration. - Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.

araştır
(Bilgisayar) investigate

The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy. - Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.

It's my business to investigate such things. - Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.

araştırma
reconnoiter
araştırma
prospecting
araştırma
reconnoitre
araştırma
(Ticaret) observation
araştırma
examination
klinik araştırmalar
(Tıp) clinical trials
araştır
{f} research

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

araştır
make a survey of
araştır
inquire

He says he will inquire into the matter. - Konuyu araştıracağını söylüyor.

araştır
{f} ferret
araştır
look into

Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility. - Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.

Please look into this matter as soon as you can. - Lütfen yapabildiğiniz kadar kısa zamanda bu konuyu araştırın.

araştırma
{i} surveying
araştırma
checkback
araştırma
scrutiny
araştırma
hunting
araştırma
to research
Deniz Kuvvetleri Tıbbi Araştırmalar Merkezi
(Askeri) Naval Medical Research Center
araştır
probe
araştır
(Biyoloji) explore

Tom explored every possibility. - Tom her olasılığı araştırdı.

In 1497, John Cabot explored Canada. - 1497 de, John Cabot Kanada'yı araştırdı.

araştır
snoop
araştırma
explorative
araştırma
(Hukuk) investigation, research
araştırma
checkup; discourse
araştırma
disquisition
araştırma
inquisitorial
araştırma
of research

This technology will open up a whole new avenue of research. - Bu teknoloji araştırma ile ilgili yepyeni bir cadde açacaktır.

What kind of research does the organization do? - Organizasyon ne tür araştırma yapar?

araştırma
exploratory
araştırma
pursuit
araştırma
inquiries
araştırma
ascertainment
araştırma
checkover
araştırma
inquisitional
araştırma
research, investigation, inquiry, exploration, study, search
araştırma
{i} discourse
araştırma
{i} review
araştırma
{i} checkup
deneysel araştırmalar
(Kimya) docimasy
meteorolojik araştırmalar
(Askeri) meteorological investigation
teorik araştırmalar
theoretical investigations
Türkçe - Türkçe