He came to Tokyo in search of employment.
- İstihdamı araştırmak için Tokyo'ya geldi.
Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
- Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
It's my business to investigate such things.
- Bu tür şeyleri araştırmak benim işim.
The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy.
- Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.
The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world.
- Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.
Professor Kay has been studying insects for forty years.
- Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.
They agreed to look into the causes of the accident.
- Onlar kazanın nedenlerini araştırmak için anlaştılar
The government has set up a committee to look into the problem.
- Hükümet, sorunu araştırmak için bir komite kurdu.
I don't want to go through this again.
- Bunu tekrar araştırmak istemiyorum.
I'd really like more time to research this.
- Bunu araştırmak için gerçekten daha fazla zaman istiyorum.
He ordered them to survey population growth.
- Onlara nüfus artışını araştırmalarını emretti.
A survey shows that many businessmen skip lunch.
- Bir araştırma birçok iş adamının öğle yemeğini atladığını göstermektedir.
It is clearly shown in Johnson's investigation that passive smoking is very harmful.
- Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.
How is the investigation's going?
- Araştırma nasıl gidiyor?
I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
- Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
- Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
Tom devoted his whole life to studying sharks.
- Tom bütün hayatını köpek balıklarını araştırmaya adadı.
A public opinion study was made in 1937.
- 1937'de bir kamu oyu araştırması yapıldı.
Tom is an investigative reporter.
- Tom bir araştırmacı muhabirdir.
Tom is an investigative journalist.
- Tom bir araştırmacı gazetecidir.
This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry.
- Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth.
- O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
The boy succeeded in his quest, guided by the spirit of a squirrel.
- Bir sincap ruhu tarafından yönlendirilen çocuk araştırmasında başarılı olmuştu.
From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration.
- Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.
The capable detective was assigned to investigate the cause of the tragedy.
- Yetenekli dedektif trajedinin nedenini araştırmak üzere atanmıştır.
They are going to investigate the affair.
- Onlar olayı araştıracak.
The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
He says he will inquire into the matter.
- Konuyu araştıracağını söylüyor.
Why don't you look into the problem yourself? It's your responsibility.
- Sorunu niçin kendin araştırmıyorsun? O senin sorumluluğun.
Please look into this matter as soon as you can.
- Lütfen yapabildiğiniz kadar kısa zamanda bu konuyu araştırın.
The hunter explored the appearance of the sky.
- Avcı gökyüzünün görünümünü araştırdı.
In 1497, John Cabot explored Canada.
- 1497 de, John Cabot Kanada'yı araştırdı.
This technology will open up a whole new avenue of research.
- Bu teknoloji araştırma ile ilgili yepyeni bir cadde açacaktır.
What kind of research does the organization do?
- Organizasyon ne tür araştırma yapar?