araçlar

listen to the pronunciation of araçlar
Türkçe - İngilizce
media

Never believe the mass media. - Kitle iletişim araçlarına asla inanma.

On behalf of the government, the mass media are abused. - Hükümet adına, kitle iletişim araçları istismar edilmektedir.

(Ticaret) instruments
tools

If you want to do good work, you should use the proper tools. - İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız.

Man learned early to use tools. - İnsan araçları kullanmayı erken öğrendi.

instrumentation
machinery
(Ticaret) means

We have no means of transportation. - Taşımacılık araçlarımız yok.

I tried all possible means. - Olası tüm araçları denedim.

apparatus
wherewithal
resource
araç
vehicle

Soldiers go on patrol in a military vehicle. - Askerler askeri bir araçta devriye giderler.

Fire engines have priority over other vehicles. - İtfaiye arabalarının diğer araçlara göre önceliği vardır.

araç
{i} means

A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation. - Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.

We have no means of transportation. - Taşımacılık araçlarımız yok.

araç
appliance
araç
device
araç
mean

I tried all possible means. - Olası tüm araçları denedim.

A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation. - Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.

araç
{i} instrument

The instrumental case is one of the most graceful aspects of the Russian language. - Araç durumu Rus dilinin en zarif yönlerinden biridir.

The thermometer is an instrument for measuring temperature. - Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.

araç
implement

These implements are in common use. - Bu araçlar ortak kullanımdadır.

araç
(Ticaret) equipment
araç
craft
araç
(Gıda,Teknik) agent
araç
(Askeri) carrier
araç
means to an end
araç
(Bilgisayar) mobile
araç
motor

Welcome to the world of motor vehicles. - Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.

Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

askeri araçlar
(Askeri) military vehicles
geleneksel araçlar
(Politika, Siyaset) traditional instruments
mali araçlar
(Ticaret) financial instruments
rahim içi araçlar
(Tıp) intrauterine devices
teknik araçlar
(Askeri) technical means
araç
transport

A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation. - Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.

We have no means of transportation. - Taşımacılık araçlarımız yok.

araç
conveyance
araç
{i} tool

Bicycles are tools for urban sustainability. - Bisikletler kentsel sürdürülebilirlik için araçlardır.

Man learned early to use tools. - İnsan araçları kullanmayı erken öğrendi.

araç
vehicular
araç
(Hukuk) instrument, vehicle
araç
medium; tool
araç
instrument; vehicle
araç
intended for or concerning vehicles (especially cars)
araç
instrument , tool
araç
means; tool, implement, apparatus, device, appliance; vehicle, transport
araç
{i} facility
araç
{i} medium

Television is a very important medium through which to provide information. - Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.

Television is an audiovisual medium. - Televizyon bir görsel-işitsel araçtır.

araç
instrumentality
araç
{i} organ
fiziki araçlar
(Askeri) physical means
görsel araçlar
visual aids
görsel ve işitsel malzemeler / araçlar
(Hukuk) audiovisual materials
idari araçlar
(Askeri) administrative means
motorlu araçlar vergisi
(Ticaret) motor vehicles tax
ortopedik araçlar
(Tıp) orthopedic devices
radyo ve uzaktan kumandalı araçlar
radio and remote control vehicle
suçta kullanılan araçlar
(Hukuk) instrumentalities
tarife-dışı araçlar
(Ticaret) non-tariff tools
yabancı araçlar analiz alt sistemi
(Askeri) foreign media analysis subsystem
Türkçe - Türkçe
araçlar