araçlı

listen to the pronunciation of araçlı
Türkçe - İngilizce
mediate
indirect
(Dilbilim) experimental
araç
vehicle

Soldiers go on patrol in a military vehicle. - Askerler askeri bir araçta devriye giderler.

Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles. - Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar.

araç
{i} means

We have no means of transportation. - Taşımacılık araçlarımız yok.

I tried all possible means. - Olası tüm araçları denedim.

araç
appliance
araç
device
araç
mean

We have no means of transportation. - Taşımacılık araçlarımız yok.

All possible means have been tried. - Mümkün olan tüm araçlar denendi.

araç
{i} instrument

The thermometer is an instrument for measuring temperature. - Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır.

The instrumental case is one of the most graceful aspects of the Russian language. - Araç durumu Rus dilinin en zarif yönlerinden biridir.

araç
implement

These implements are in common use. - Bu araçlar ortak kullanımdadır.

araç
(Ticaret) equipment
araç
craft
araç
(Gıda,Teknik) agent
araç
(Askeri) carrier
araç
means to an end
araç
(Bilgisayar) mobile
araç
motor

Welcome to the world of motor vehicles. - Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.

Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.

araç
transport

This place isn't convenient for public transportation. - Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.

We have no means of transportation. - Taşımacılık araçlarımız yok.

araç
conveyance
araç
{i} tool

What is the most important tool ever invented? - Bugüne kadar icat edilmiş en önemli araç nedir?

A wrench is a commonly used tool. - Bir İngiliz anahtarı, yaygın olarak kullanılan bir araçtır.

araç
vehicular
araç
(Hukuk) instrument, vehicle
araç
medium; tool
araç
instrument; vehicle
araç
intended for or concerning vehicles (especially cars)
araç
instrument , tool
araç
means; tool, implement, apparatus, device, appliance; vehicle, transport
araç
{i} facility
araç
{i} medium

Television is an audiovisual medium. - Televizyon bir görsel-işitsel araçtır.

Television is a very important medium for giving information. - Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.

araç
instrumentality
araç
{i} organ
çok araçlı çarpışma
pileup
araçlı