zusammenfallen

listen to the pronunciation of zusammenfallen
ألمانية - التركية
{tsu'zamınfalın} yıkılmak, çökmek; aynı zamana rastlamak
denk gelmek
الإنجليزية - التركية

تعريف zusammenfallen في الإنجليزية التركية القاموس.

coincidence
{i} rastlantı

Bunun bir rastlantı olduğunu düşündüm. - I thought it was a coincidence.

Bunun bir rastlantı olduğunu düşünmüyorum. - I don't think it's a coincidence.

coincidence
tesadüf

Bu sadece bir tesadüftü. - It was just a coincidence.

Sanırım o sadece bir tesadüf. - I think it is a mere coincidence.

coincidence
(Felsefe) örtüşme
coincidence
çakışım
coincidence
rast

Bunun bir rastlantı olduğunu düşündüm. - I thought it was a coincidence.

O beklenmedik bir rastlantı. - That is an improbable coincidence.

coincidence
(Denizbilim) rastlantısal eşzamanlılık
coincidence
(Edebiyat) esindeşlik
coincidence
(Edebiyat) tevarüt
coincidence
(Biyokimya) eşzamanlılık
coincidence
aynı zamanda olma
coincidence
raslantı

Hayat sadece bir raslantı dizisidir. - Life is just a series of coincidences.

coincidence
uygunluk
coincidence
çakışma
coincidence
{i} çatışma
coincidence
uyuşma/tesadüf
coincidence
çakışma,rastlantı
coincidence
(isim) denk gelme, tesadüf, rastlantı; çatışma
coincidence
(Nükleer Bilimler) çakışma,aynı anda olma, raslaşma