Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.
- The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.
Bu köyün nüfusu azalmıştı.
- The population of this village had decreased.
Satışlar bugünlerde azaldı.
- Sales have decreased these days.
İlaç onun acısını azalttı.
- The medicine decreased his pain.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.
Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
- A fallen rock barred his way.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Ben kişisel nedenler için reddedildim.
- I declined for personal reasons.
Tom'un teklifi reddedildi.
- Tom's offer was declined.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.