I will never force you to marry him.
- Onunla evlenmen için seni asla zorlamayacağım.
Persuasion is often more effectual than force.
- İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
Take care not to strain your eyes.
- Gözlerini zorlamamaya dikkat et.
Tom felt an urge to kill Mary.
- Tom Mary'yi öldürmek için bir zorlama hissetti.
I don't want to pressure you.
- Seni zorlamak istemiyorum.
You don't want to push yourself too hard.
- Kendini çok zorlamak istemiyorsun.
They continued to push south.
- Onlar güneyi zorlamaya devam etti.