I could hardly make out what she said.
- Söylediği şeyi zorla anlayabildim.
Tom could hardly make himself understood.
- Tom meramını zorla anlatabildi.
The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.
The police were forced to break into the apartment through the window.
- Polis daireye pencereden zorla girmek için zorlandı.
Tom likes to push the limits.
- Tom sınırları zorlamayı sever.
Don't push your luck.
- Şansınızı zorlamayın.
The rioters were forcibly removed from the plaza.
- Göstericiler zorla plazadan çıkarıldılar.
They took it by force.
- Onlar onu zorla aldılar.
The dentist pulled out my decayed tooth by force.
- Dişçi çürük dişimi zorla çekti.
Illness forced him to give up school.
- Hastalık onu okuldan vazgeçmesi için zorladı.
A sudden illness forced her to cancel her appointment.
- Ani bir hastalık onu randevusunu iptal etmeye zorladı.
We were forced to work hard.
- Biz çok çalışmak için zorlandık.
Life is getting hard these days.
- Hayat bu günlerde zorlaşıyor.
The police were forced to break into the apartment through the window.
- Polis daireye pencereden zorla girmek için zorlandı.
The thief used a screwdriver to break into the car.
- Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.