zor durumda

listen to the pronunciation of zor durumda
التركية - الإنجليزية
(Konuşma Dili) up the creek
on the spot

Tom was put on the spot. - Tom zor durumda bırakıldı.

(Konuşma Dili) in bad
in a tight squeeze
in a tight spot

I found myself in a tight spot. - Ben kendimi zor durumda buldum.

Sami knew he was in a tight spot. - Sami zor durumda olduğunu biliyordu.

in a squeeze
In trouble, at a low ebb, in times of need, in need, at a push, up a tree, in deep water
out on a limb
in a tight corner
in a pickle
in the soup
(deyim) over one's head
at a push
up a tree
creek
in times of need
in deep water
up a gum tree
zor durumda olmak
be in a cleft stick
zor durumda terketmek
leave in the lurch
zor durum
crunch
zor durum
predicament
zor durum
hole
zor durum
(Otomotiv) mess
zor durum
(Askeri) plight
zor durum
emergency
zor durum
(Askeri) duress situation
zor durum
difficult situation

Without your help, I couldn't have gotten over that difficult situation. - Yardımın olmadan o zor durumu atlatamazdım.

Who can deal with this difficult situation? - Bu zor durumla kim baş edebilir?

zor durumda bırakmak
strand
zor durum
{i} foul
zor durum
the hot seat
zor durum
trouble

She stood by him whenever he was in trouble. - Her zor durumda olduğunda o yanında oldu.

zor durumda kalmak
strand
zor durumda olmak
be hard up
zor durum
push
zor durum
spot

I found myself in a tight spot. - Ben kendimi zor durumda buldum.

Sami knew he was in a tight spot. - Sami zor durumda olduğunu biliyordu.

zor durum
cleft stick
zor durum
toughie
zor durum
scrape
zor durum
grievousness
zor durum
pickle

I'm in a pretty pickle. - Ben oldukça zor durumdayım.

zor durum
sad pickle
zor durum
impasse
zor durum
sorry pickle
zor durum
den
zor durum
lurch

He left me in the lurch. - O beni zor durumda bıraktı.

zor durum
nice pickle
zor durum
tight corner
zor durum
strait
zor durum
wicket
zor durum
razoredge
zor durumda olmak
be in a jam
zor durumda olmak
be in queer street
zor durumda olmak
be in the soup
zor durumda olmak
be in a sorry pickle
zor durumda olmak
be on the griddle
zor durumda olmak
be up the pole
zor durumda olmak
be up a gum tree
zor durumda olmak
be at a desperate pass
zor durumda olmak
be in a hole
zor durumda olmak
be in a sad pickle
zor durumda olmak
be in a pickle
zor durumda olmak
be in a nice pickle
التركية - التركية

تعريف zor durumda في التركية التركية القاموس.

Zor durumda bırakmak
sallamak
zor durumda
المفضلات