I haven't visited the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
Sami arrived for his visitation day.
- Sami ziyaret günü için geldi.
She visits him quite often, but never stays very long.
- O, sık sık onu ziyaret eder, ancak asla uzun kalmaz.
While she was staying in Japan, she often visited Kyoto.
- O, Japonya'da kalıyorken sık sık Kyoto'yu ziyaret etti.
I don't like visiting big cities.
- Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
- İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
She visits us every other day.
- O, gün aşırı bizi ziyaret eder.
Lucy sometimes visits May.
- Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
May I call on you some day?
- Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?
I think you had better call on him.
- Sanırım onu ziyaret etsen iyi olur.