ziyaretçiler

listen to the pronunciation of ziyaretçiler
التركية - الإنجليزية
visitors

Visitors may not feed the animals. - Ziyaretçiler hayvanları besleyemez.

We had unexpected visitors. - Beklenmedik ziyaretçilerimiz vardı.

plural form of visitor
The visiting team
Plural of visitor
A student enrolled at another university who is taking courses at UBC for credit at their home university
RESIDENTS BUSINESS CITY HALL
Anyone except Faculty members, Staff members, Students, PCC employees/spouses, and off campus community affiliants
The same as unique hosts, except just for the collection or page as defined in the pwebstats pages file
Can view the calendar and its appointments, but cannot create new entries
People who look at your Web site on their computer screens
ziyaret
visit

The President of France visited Okinawa. - Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.

I really look forward to your visit in the near future. - Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.

ziyaretçi
{i} visitor

I had no visitors today. - Bugün hiç ziyaretçim yoktu.

Tom and Mary are expecting visitors this evening. - Tom ve Mary bu akşam ziyaretçi bekliyorlar.

ziyaret
visitation

Sami arrived for his visitation day. - Sami ziyaret günü için geldi.

ziyaret
{i} stay

She visits him quite often, but never stays very long. - O, sık sık onu ziyaret eder, ancak asla uzun kalmaz.

While she was staying in Japan, she often visited Kyoto. - O, Japonya'da kalıyorken sık sık Kyoto'yu ziyaret etti.

ziyaret
visiting

Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting. - İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.

I don't like visiting big cities. - Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.

ziyaret
(Bilgisayar) visits

She visits us every other day. - O, gün aşırı bizi ziyaret eder.

He sometimes visits me. - Beni bazen ziyaret eder.

ziyaret
call

How come you call on us so late at night? - Nasıl olur da gece öyle geç saatte bizi ziyaret edersin?

We must avoid calling on others without an appointment. - Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.

ziyaretçi
visiter
ziyaret
pilgrimage
ziyaret
visit; call
ziyaret
visit, call
ziyaret
circuit
ziyaretçi
caller
ziyaretçi
pilgrim
ziyaretçi
visitant
ziyaretçi
visitor; caller
التركية - التركية

تعريف ziyaretçiler في التركية التركية القاموس.

Ziyaret
görüş
ZİYARET
(Osmanlı Dönemi) Görüşmeğe gitmek. Bir kimseyi görmeye varmak
ziyaret
Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme: "Haftada iki gece ziyaretine giderdik."- H. F. Ozansoy
ziyaret
Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme
ziyaretçi
Ziyaret eden, ziyarete giden kimse, görüşmeci
ziyaretçi
Ziyaret eden, ziyarete giden kimse, görüşmeci: "Hatırı sayılır ziyaretçilerine İstanbul'a ipekli kumaş götürmek izni verirdi."- F. R. Atay
ziyaretçiler
المفضلات