zekalı

listen to the pronunciation of zekalı
التركية - الإنجليزية
witted
{a} having wit, endued with wit, keen
Having (such) a wit or understanding; as, a quick-witted boy
{s} intelligent, perceptive, clever; having a wit or understanding of a particular nature (e.g. slow-witted)
having a specified form of wit
zekâ
intelligence

Apes rank above dogs in intelligence. - Maymunlar zeka olarak köpeklerden üstündür.

AI stands for artificial intelligence. - YP yapay zeka anlamına gelir.

zekâ
{i} acumen

She is a lady of business acumen. - O ticari zekalı bir bayan.

geri zekâlı
idiot
geri zekâlı
mentally retarded, feebleminded
geri zekâlı
moron

I am a jerk and a moron who does not deserve fortune. - Ben serveti hak etmeyen bir salak ve bir geri zekalıyım.

Learn how to drive, you moron. - Araba kullanmayı öğren, seni geri zekalı.

geri zekâlı
imbecile

You look like an imbecile. - Bir geri zekalı gibi görünüyorsun.

zeka
sense
zeka
ability

Intelligence is the ability to adjust to changes. - Zeka, değişikliklere uyum sağlama yeteneğidir.

zekâ
mental

I have a lot of friends to support me mentally. - Beni zeka olarak destekleyecek çok arkadaşım var.

zekâ
acuity
keskin zekalı
astute
kısmen geri zekalı kimse
moron
zeka
intellect
zeka
keenness
zeka
head
zeka
subtlety
zeka
mind

Tom has a very quick mind. - Tom'un pratik zekası var.

Don't mind Tom. He's a little retarded. - Tom'a aldırmayın. O biraz geri zekalı.

zeka
sagacious
zeka
long
zekâ
wit

I don't have your wit. - Ben senin ince zekana sahip değilim.

A person with average intelligence would understand that. - Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir.

zekâ
ability

Intelligence is the ability to adjust to changes. - Zeka, değişikliklere uyum sağlama yeteneğidir.

zeka
ingeniousness
zeka
sagaciousness
zekâ
deepness
zekâ
sapience
zekâ
sense
zekâ
brain

I wish I had Tom's brains. - Keşke Tom'un zekasına sahip olsam.

My sister has a very good brain. - Kız kardeşimin çok iyi zekası var.

zekâ
ingenuity
zekâ
shrewdness
zekâ
mind

Don't mind Tom. He's a little retarded. - Tom'a aldırmayın. O biraz geri zekalı.

Tom has a very quick mind. - Tom'un pratik zekası var.

geri zekalı
Idiot, imbecile, moron
geri zekâlı
mentally retarded, cretin, imbecile, half-witted
geri zekâlı
idiot, imbecile, half-wit, moron
zeka
ıntelligence
zeka
intelligences
üstün zekalı
gifted
dahi geri zekalı
(Pisikoloji, Ruhbilim) prodigious savant
geri zekâlı
a) mentally retarded, cretin, imbecile, half-witted b) idiot, imbecile, half-wit, moron
geri zekâlı adam
subman
geri zekâlı gibi
moronic
geri zekâlı kimse
imbecile
geri zekâlı rolü yapmak
play the village idiot
geri zekâlı tip
drag
ileri zekâlı
gifted
ileri zekâlı
highly gifted
keskin zekâlı
brilliant

It is because light travels faster than sound that some people look brilliant before sounding stupid. - Işık sesten daha hızlı ilerler bu sebeple bazı insanlar aptalca ses çıkarmadan önce keskin zekalı görünürler.

keskin zekâlı
sharp-witted
keskin zekâlı
keen witted
keskin zekâlı incisively intelligent
very clever
kıvrak zekâlı
nimble witted
kıvrak zekâlı
quick-witted
parlak zekâlı
sparkling
parlak zekâlı
brilliant

Tom is a brilliant young scientist. - Tom parlak zekâlı genç bir bilim adamıdır.

I thought you were brilliant. - Senin parlak zekalı olduğunu düşünmüştüm.

pratik zekâlı
ingenious
zekâ
sagacity
zekâ
acumen, mental acuteness
zekâ
nous
zekâ
understanding
zekâ
penetration
zekâ
mentality
zekâ
acuteness
zekâ
quick wit
zekâ
grey matter
zekâ
senses
zekâ
intelligence, intellect, brain, acumen
zekâ
gray matter
zekâ
cuteness
zekâ
intelligence, intellect
zekâ
cleverness
zekâ
brains

I wish I had Tom's brains. - Keşke Tom'un zekasına sahip olsam.

zekâ
sagacious
التركية - التركية

تعريف zekalı في التركية التركية القاموس.

ZEKALI
Zeki
geri zekâlı
Zekâ düzeyi gelişmemiş
ZEKÂ
(Osmanlı Dönemi) Hâl düzgünl
ZEKÂ
(Osmanlı Dönemi) Saflık, duruluk
Zeka
zekavet
Zekâ
anlak
geri zekalı
Zekâ düzeyi gelişmemiş
zeka
Anlak
zeka
İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset: "Çok görmüş halk adamlarına mahsus pratik bir zekâsı vardı."- R. N. Güntekin
zeka
İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset
zeka
insanın kavrama gücü
zeka
insanın düşünme ve akıl yürütme yeteneklerinin tümü
üstün zekalı
Üstün zekâya sahip olan
zekalı
المفضلات