The insurance company will compensate her for the loss.
- Sigorta şirketi zarar için onu telafi edecek.
We had to sell the building because for years we had operated it at a loss.
- Biz onu yıllarca zararına çalıştırdığımız için binayı satmak zorunda kaldık.
There may be a killer who looks harmless in any social network.
- Sosyal ağlarda zararsız bir kişi gibi görünen bir katil olabilir.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
The roof was damaged by the storm.
- Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
We went to court when they refused to pay for the damage.
- Zararı ödemeyi reddettikleri için mahkemeye gittik.
It goes without saying that smoking is bad for the health.
- Sigara içmenin sağlık için zararlı olduğu apaçık.
Is eating between meals really bad for your health?
- Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
Indeed, computers are detrimental.
- Gerçekten, bilgisayarlar zararlıdır.
Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health.
- Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.
The damage will cost us a lot of money.
- Zarar bize çok paraya mal olacak.
They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
- Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
- Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt.
- Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.
My shoes hurt. I'm in agony.
- Ayakkabım zarar gördü. Acı içindeyim.
She sued him for damages.
- O, ona zararlar için dava açtı.
Alcohol damages the liver.
- Alkol karaciğere zarar verir.
A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
- Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom.
- Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.
Heavy smoking impaired his health.
- Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Lack of sleep was undermining her health.
- Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.