Their losses reached one million yen.
- Zararları bir milyon yene ulaştı.
The insurance company will compensate her for the loss.
- Sigorta şirketi zarar için onu telafi edecek.
She can't even harm a fly.
- O bir sineğe bile zarar veremez.
That incident harmed his reputation.
- Kaza onun şöhretine zarar verdi.
The flood did great damage to the crops.
- Sel, ekinlere büyük zarar verdi.
The roof was damaged by the storm.
- Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
It goes without saying that smoking is bad for the health.
- Sigara içmenin sağlık için zararlı olduğu apaçık.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
- Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
Indeed, computers are detrimental.
- Gerçekten, bilgisayarlar zararlıdır.
The poor educational policy is a detriment to Japan.
- Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
The damage will cost us a lot of money.
- Zarar bize çok paraya mal olacak.
They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
- Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
- Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
My shoes hurt. I'm in agony.
- Ayakkabım zarar gördü. Acı içindeyim.
Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt.
- Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.
She sued him for damages.
- O, ona zararlar için dava açtı.
They demanded damages from the driver.
- Sürücüden zararları talep ettiler.
A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
- Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom.
- Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.
Heavy smoking impaired his health.
- Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Lack of sleep was undermining her health.
- Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.