It helps us in times of difficulty.
- Zorluk zamanlarında bize yardımcı olur.
In time, you will understand.
- Zamanla anlayacaksın.
Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
- Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
Things change over time.
- Şeyler zamanla değişir.
Your timing was excellent.
- Zamanlaman mükemmeldi.
The timing will be crucial.
- Zamanlama çok önemli olacak.
You're sad now but, with time, you'll get over it.
- Şimdi üzgünsün ama zamanla bunu atlatacaksın.
Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war.
- Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarıyla ilişkili vahşetlerdir.
l can schedule my sessions in advance.
- Oturumlarımı önceden zamanlayabilirim.
Our website is offline for scheduled maintenance. We expect to be back online by 2:30 GMT.
- Web sayfamız zamanlanmış bakımdan dolayı çevrimdışıdır. GMT 2.30'da yeniden çevrimiçi olmayı bekliyoruz.
We are behind schedule.
- Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
The timing will be crucial.
- Zamanlama çok önemli olacak.
Your timing was excellent.
- Zamanlaman mükemmeldi.
In due time, his innocence will be proven.
- Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.
In the course of time, he changed his mind.
- O, zamanla fikrini değiştirdi.