I always rise at six every morning.
- Ben her sabah her zaman altıda kalkarım.
When are you going to approach him about your pay rise?
- Onunla maaş zammınızı ne zaman görüşeceksiniz?
Tom didn't expect to get a raise.
- Tom zam almayı ummuyordu.
Tom and Mary are always arguing about how to raise their children.
- Tom ve Mary çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda her zaman tartışıyorlar.
You can always use some extra cash.
- Her zaman biraz fazla nakit kullanabilirsin.
I needed a little extra time.
- Biraz daha fazla zamana ihtiyacım vardı.
In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.
- Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı.
As time passes, wisdom increases.
- Zaman geçerken bilgelik artar.
Recently the demand for this product has increased faster than the supply.
- Son zamanlarda bu ürün için talep arzdan daha hızlı artmıştır.
Our request for a pay raise was turned down.
- Maaş zammı isteğimiz reddedildi.
He asked for a pay raise.
- O bir maaş zammı istedi.