zıplamak

listen to the pronunciation of zıplamak
التركية - الإنجليزية
bounce
{f} bound
{f} jump
gambol
to bounce, to bound, to hop, to skip, to jump, to gambol, to caper (about)
(for something) to bounce, bounce up and down
ricochet
skip
(for someone) to jump up and down
prance
dap
cavort
leap
hop
capriole
(Dilbilim) leap at
frisk
jounce
jig
skitter
zıplama
{i} jump

Tom's mother told him to quit jumping on his bed. - Tom'un annesi ona yatağının üzerinde zıplamayı bırakmasın söyledi.

He didn't jump high enough to win a prize. - Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.

zıpla
hopped

An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again. - Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.

Tom hopped in the car and took off. - Tom arabada zıpladı ve havalandı.

zıplama
{i} bounce

Hit the ball after the bounce. - Zıplamadan sonra topa vur.

zıplama
(Otomotiv) bouncing
zıplama
(Otomotiv) bounding
zıplama
jumping

Stop jumping on the bed. - Yatakta zıplamayı kes.

Tom's mother told him to quit jumping on his bed. - Tom'un annesi ona yatağının üzerinde zıplamayı bırakmasın söyledi.

zıplama
hop
zıplama
bound
zıpla
hop

An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again. - Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.

Tom hopped in the car and took off. - Tom arabada zıpladı ve havalandı.

zıpla
{f} bounce

Hit the ball after the bounce. - Zıplamadan sonra topa vur.

They bounced up and down. - Onlar yukarı aşağı zıpladı.

zıpla
gambol
zıpla
prance
zıplama
saltation
zıplama
skip

All children love to run and skip. - Bütün çocuklar koşmayı ve zıplamayı seviyorlar.

zıplama
bound, bounce
zıplama
capriole
zıplama
skipping
zıplama
gambol
zıplama
caper
التركية - التركية
Sevinçten veya oyun yapmak için, bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak: "Küçük köpek ince sevinç çığlıkları çıkarıyor, zıplıyor, havlıyor, atılıyordu."- S. F. Abasıyanık
Bir yere çarpıp yukarı fırlamak
Sevinçten veya oyun yapmak için, bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak
Bir yere çarpıp yukarı fırlamak: "İhtiyar profesörün elinde tuttuğu silindir, canlı bir mahluk gibi zıpladı."- F. R. Atay
zıplama
Zıplamak işi
zıplamak
المفضلات