yumurta

listen to the pronunciation of yumurta
التركية - الإنجليزية
egg

You know that I don't like eggs. - Yumurtaları sevmediğimi biliyorsun.

I bought half a dozen eggs. - Yarım düzine yumurta aldım.

testicle, testis
spawn
ovi
(Denizbilim) cyst
(Denizbilim) roe
ovum
(Tıp) oo-
(Hayvan Bilim, Zooloji) meroblast
caudle
ovo
nuts
testicles; ovum
ovular
egg; spawn
darning egg
roundish object produced by certain female animals for reproductive purposes (Slang)
the egg
curry
oval
yumurta tavuğu
(Gıda) hen
yumurta çırpıcı
whisk
yumurta (balık)
spawn
yumurta akı
(Gıda) egg whites
yumurta albumini
(Biyokimya) ovalbumin
yumurta atma
egging
yumurta atılmış
egged
yumurta biçimli
elliptical
yumurta biçimli
ovate
yumurta biçimli
ovoid
yumurta biçimli
oval
yumurta biçimli
elliptic
yumurta dolması
(Gıda) stuffed eggs
yumurta döken
(Denizbilim) egg-layer
yumurta hücresi
(Fizik) egg cell
yumurta içi
(Tıp) in ovo
yumurta kabuğu
wireless
yumurta kabuğu
egg shell
yumurta kanalı
(Anatomi) fallopian tube
yumurta kemer
elliptical arch
yumurta kesesi
(Biyoloji) umbilical vesicle
yumurta kesesi
(Denizbilim) egg sac
yumurta kesesi
vitelline sac
yumurta kreması
(Gıda) custard
yumurta piçi
(Hayvan Bilim, Zooloji) little grebe
yumurta piçleri
(Hayvan Bilim, Zooloji) podicipediformes
yumurta rulosu
(Gıda) egg ring
yumurta sarısı
dotter
yumurta sayısı
(Denizbilim) number of eggs
yumurta tozu
egg powder
yumurta yolu
(Biyokimya) oviduct
yumurta zarı
(Denizbilim) zona radiata
yumurta çırpma teli
(Gıda) whisker
yumurta şeklinde
ovoidal
yumurta şeklinde
egg-shaped
yumurta akı maddesi
egg substance
yumurta beyazı
egg white
yumurta kapıya dayanınca
When the eggs stand at the door
yumurta tavuğu
Laying hen
yumurta (ile ilgili)
ovular
yumurta akı
glair
yumurta akı
the white of an egg, white, albumen
yumurta akı
albumen
yumurta akı
albumin
yumurta akı
egg white
yumurta akı
egg white, albumen
yumurta akı
white of egg
yumurta akına benzer
glairy
yumurta almak
(Denizbilim) egg take
yumurta ana hücresi
(Biyoloji) oogonium
yumurta bayramı
Easter
yumurta beneği
(Denizbilim) egg spots
yumurta büyüklüğü
(Denizbilim) egg size
yumurta bırakmak
(Hayvan Bilim, Zooloji) lay egg
yumurta bırakmak
spat
yumurta bırakmış
shotten
yumurta döken
spawning
yumurta dökme
spawning
yumurta hücresi
ovule
yumurta ihtiva eden
eggy
yumurta incelemesi
(Denizbilim) egg survey
yumurta kabuğu
shell

The shell of an egg is easily broken. - Bir yumurta kabuğu kolayca kırılır.

yumurta kabı
eggcup
yumurta kafesi
eggcrate
yumurta kanalı
oviduct
yumurta kapsülü
(Denizbilim) egg-case
yumurta kapıya dayanmak/gelmek
1. for a given period of time almost to be up: yumurta kapıya dayanmadan while there's still sufficient time. 2. for a situation to become desperate; for someone to be hard pressed
yumurta keseli larva
(Denizbilim) yolk-sac larva
yumurta kutuplanması
(Biyoloji) egg polarization
yumurta köftesi
(Gıda) meat balls stuffed with egg
yumurta kömür
egg coal
yumurta küfesi yok ya!
(Konuşma Dili) You can't depend on him./He'll break his word (or change his tack) whenever it suits him
yumurta kırma dişi
(Hayvan Bilim, Zooloji) egg tooth
yumurta oluşması
(Biyoloji) oogenesis
yumurta oluşumu
ovogenesis
yumurta patlıcanı
(Botanik, Bitkibilim) white eggplant
yumurta piçi
grebe
yumurta sarısı
1. yolk. 2. light orange, deep yellow
yumurta sarısı
egg yolk

Egg yolk is one of the major sources of vitamin A. - Yumurta sarısı önemli A vitamini kaynaklarından biridir.

Fold the egg whites into the egg yolks. - Yumurta beyazlarını yumurta sarısının içine katlayın.

yumurta sağım metodu
(Denizbilim) spawning induction method
yumurta sepeti
egg crate
yumurta tonoz
egg-shaped vault
yumurta toplamak
gather eggs
yumurta tutma
(Denizbilim) spawn binding
yumurta tüpü
(Arılık) ovariole
yumurta ve tavşan
egg and bunny
yumurta yemi
laying mash
yumurta yılanı
(Hayvan Bilim, Zooloji) dasypeltis
yumurta çırpacağı
egg whisk
yumurta çırpacağı
eggbeater
yumurta çırpacağı whisk
(for beating eggs); eggbeater
yumurta şeklinde
ovate
yumurta şeklinde
oval
yumurta şeklinde
egg shaped
yumurta şeklinde
oviform
yumurta şeklinde
ovoid
yumurta şeklinde kömür
egg coal
yumurta şeklinde şey
ovoid
yumurta şeklindeki
testicular
yumurtlamak (yumurta)
lay
yumuşak kabuklu yumurta
wind egg
yumurtalar
eggs

Did you forget to buy eggs? - Yumurtaları satın almayı unuttun mu?

I have steak, eggs, hash browns, toast, and coffee. - Bifteğim, yumurtalarım, kızarmış patateslerim, tostum ve kahvem var.

alakok (yumurta)
soft-boiled
cılk (yumurta)
(Gıda) rotten
dinlenen yumurta
(Denizbilim) resting egg
katı (yumurta)
(Gıda) hard-boiled
olgun yumurta
(Denizbilim) ripe egg
çürük (yumurta)
(Gıda) addled
çırpmak (yumurta)
beat
çırpmak (yumurta)
scramble
yumurtalar
ova
sucuklu yumurta
(Gıda) Sliced sausages fried with egg
tek yumurta ikizi
identical twin
tek yumurta ikizi
Monozygotic twin, identical twin, monozygous twin
çift yumurta ikizi
Fraternal twins
Fol yok yumurta yok
It is all in the air as yet
arkasında yumurta küfesi yok ya!
(Konuşma Dili) There is nothing to stop him from changing his mind
bayat yumurta
rotten egg
bayat yumurta
spoiled egg
bozulmak (süt et yumurta vb)
turn bad
döllenmiş yumurta
genoblast
döllenmiş yumurta hücresi
oosperm
embriyonun gelişimini sağlayan yumurta kısmı
yolk
fol yok yumurta yok
(Konuşma Dili) There is no apparent reason for it./There is no proof of its existence
haşlanmış katı yumurta
hard boiled egg
ingiliz usulü yumurta sosu
(Gıda) egg sauce
katı yumurta
hard boiled egg
kokmuş yumurta
bad egg
kusurlu yumurta
abnormal egg
lop yumurta
hard-boiled egg
olgunlaşmamış yumurta hücresi
ooblast
ortada fol yok yumurta yokken
(Konuşma Dili) for no apparent reason whatsoever
rafadan yumurta
boiled egg
rafadan yumurta
soft-boiled egg
rafadan yumurta
soft boiled egg
sahanda yumurta
fried eggs
sahanda yumurta
fried egg

For my breakfast today: fried egg on toast with cheese. - Bugünkü kahvaltım: peynirli tost üzerine sahanda yumurta.

My son does not like fried egg. - Oğlum sahanda yumurtayı sevmez.

sahanda yumurta fried egg
(served in the pan in which it is cooked)
suya kırılarak pişirilmiş yumurta
poached egg
sırtında yumurta küfesi yok ya!
(Konuşma Dili) You can't depend on him; he'll break his word (or change his tack) if it suits him
taze yumurta
shell egg
tek yumurta ikizleri
identical twins
yarım düzine yumurta rica ediyorum
I'd like a half dozen of eggs
yarınki kazdan bugünkü tavuk/yumurta yeğdir
(Atasözü) A bird in the hand is worth two in the bush
yağda yumurta
scrambled eggs
yağda yumurta
fried egg
çift yumurta ikizleri
fraternal twins
çürük yumurta
rotten egg

Last one in is a rotten egg. - Sona kalan çürük yumurta.

Did you know that rotten eggs float? - Çürük yumurtaların yüzdüğünü biliyor muydun?

çırpılmış yumurta
whipped eggs
التركية - التركية
Tavuk yumurtası
Er bezi
Çorap onarmakta kullanılan, yumurta biçiminde, genellikle tahta veya mermerden kalıp
Er bezi. Çorap onarmakta kullanılan, yumurta biçiminde, genellikle tahta veya mermerden kalıp
Bir dişinin vücudunda oluşan, yumurtlama ve döllenmeden sonra aynı türden bir canlı oluşturan hücre
astine
bayda
(Osmanlı Dönemi) KABE
yımta
yumurta beyazı
Egg white
yumurta akı
Yumurta sarısını saran az akışkan, albümince zengin, saydam madde
yumurta hücresi
bakınız: oosfer
yumurta kökü
Kök boyası
yumurta sarısı
Yumurtanın ortasında bulunan sarı bölüm
yumurta sarısı
Bu bölümün rengi
yumurta zarı
Yumurtanın kabuğuyla akını birbirinden ayıran ince zar
yumurta ökçe
Orta yükseklikte ve az sivri ökçe
katı yumurta
Lop yumurta
kıymalı yumurta
İçine kavrulmuş kıyma konularak hazırlanan yumurtalı yemek
lop yumurta
Suda çok kaynatılmış kabuklu yumurta
pastırmalı yumurta
Pastırma kavrulduktan sonra üzerine yumurta kırılarak yapılan bir tür yemek
tek yumurta ikizi
Tek yumurtada döllenen ve çıkan ikizler
ıspanaklı yumurta
Haşlanmış ve yağda hafif kavrulmuş ıspanağın içine yumurta kırılması ile hazırlanan yemek
yumurta
المفضلات