yukarısı

listen to the pronunciation of yukarısı
التركية - الإنجليزية
higher
above
yukarı
up
yukarı
upstairs

Tom heard Mary go upstairs. - Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.

Grace goes upstairs to the extension telephone. - Grace yukarıdaki dahili telefona gider.

yukarı
(Bilgisayar) top
yukarı
upper part
yukarı
(Bilgisayar) move up
yukarı
upper
yukarı
hyper-
yukarı
above

She is certainly above forty. - O kesinlikle kırkın yukarısındadır.

The above-mentioned mail item has been duly delivered. - Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir.

yukarı
aloft
Yukarı
to the top
yukarı
upper; upstairs: yukarı daire the upstairs flat. Yukarı Mısır Upper Egypt
yukarı
upper part; upstairs
yukarı
upper, superior in social position: yukarı sınıf upper class
yukarı
upwards
yukarı
(moving) up; (going) upstairs: Yukarı çıktı. He went upstairs
yukarı
up, upwards, above; upstairs; high, upper, top; upper part, top; upstairs
yukarı
high

As we go up higher, the air becomes cooler. - Biz yukarı çıkarken hava soğur.

As we go up higher, the air becomes thinner. - Biz yukarıya giderken hava incelir.

yukarı
upward
yukarı
hyper
التركية - التركية
Üst tarafı, yukarı kısmı
yukarı
Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya
yukarı
Aşama, sınıf, makam bakımından ilerde olan
yukarı
Bir şeyin üst bölümü, aşağı karşıtı, fevk
yukarı
Benzerleri arasında üstte bulunan. Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya: "Yukarı, kocasının odasına çıktı."- M. Ş. Esendal
yukarı
Yetkili kimse
yukarı
Benzerleri arasında üstte bulunan
yukarısı
المفضلات