As we go up higher, the air becomes cooler.
- Biz yukarı çıkarken hava soğur.
I teach French at the high school up the street.
- Caddenin yukarısındaki lisede Fransızca öğretirim.
Tom heard Mary go upstairs.
- Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
She shut the door and went upstairs.
- Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.
Angels watch from above as men fight amongst themselves.
- İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
She is certainly above forty.
- O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
He shook his head up and down.
- O, başını yukarı aşağı salladı.
They bounced up and down.
- Onlar yukarı aşağı zıpladı.
This is an uphill road.
- Bu yokuş yukarı bir yoldur.
As you go up higher, the air becomes thinner.
- Daha yukarıya giderken hava incelir.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.