Seninki çok garip bir hikaye.
- Yours is a very strange story.
Seninki de fena değil.
- Yours is not bad, either.
Kendini benim yerime koy.
- Put yourself in my place.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
Benim görüşüm seninkine benzer.
- My opinion is similar to yours.
Defter senin değil, onundur.
- The notebook is not yours. It's his.
Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- I want a jacket shaped like yours.
Sizinki gibi öyle iyi bir kamera alamam.
- I can't afford such a good camera as yours.
Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- I want a jacket shaped like yours.
Bir kaleme ihtiyacım var. Sizinkilerden birini kullanabilir miyim?
- I need a pencil. Can I use one of yours?
Bizim çocuklar okulda; sizinkiler nerede?
- Our children are at school; where are yours?
Bunlar benim ayakkabılarım ve şunlar seninkiler.
- These are my shoes and those are yours.
Benim ayakkabılarım seninkilerden daha büyük.
- My shoes are bigger than yours.