التركية - الإنجليزية
تعريف yozlaşma في التركية الإنجليزية القاموس.
- corruption
The speaker hinted at corruption in the political world.
-Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
He exposed corruption in the city government.
-Şehir yönetimindeki yozlaşmayı ortaya çıkardı.
- gangrene
- degeneracy, degeneration
- degeneration
- devolution
- taint
- dry rot
- retrogression
- degeneracy
- graft
- (Dilbilim) deterioration
- degradation
- yozlaşmak
- degenerate
- yoz
- degenerate
- yoz
- fallow
- yoz
- virgin
- yoz
- woolly
- yoz
- wooly
- yoz
- simple, single (flower)
- yoz
- uncouth, boorish (person)
- yoz
- (plant) that has gone wild
- yoz
- degenerate; fallow, unworked, virgin
- yoz
- (land) that has never been cultivated; virgin (forest, land)
- yoz
- degenerate; decadent
- yoz
- (animal) that has become wild and untractable (because it's been allowed to run free)
- yozlaşmak
- to degenerate
- yozlaşmak
- retrogress
- yozlaşmak
- to degenerate; to become decadent; to become debased
- yozlaşmak
- bastardize
- yozlaşmak
- retrograde
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف yozlaşma في التركية التركية القاموس.
- (Hukuk) Sahip bulunduğu iyi nitelikleri sonradan yitirme
- Yozlaşmak işi, tereddi
- YOZ
- Kısır
- YOZ
- Soysuz, yozlaşmış, dejenere
- YOZ
- Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan
- YOZ
- Kaba, adi, bayağı
- Yoz
- yavan
- Yoz
- dejenere
- Yozlaşmak
- yavanlaşmak
- Yozlaşmak
- dejenereleşmek
- yoz
- Gebe kalmamış hayvan
- yoz
- Soysuz, yoz
- yoz
- Serbest olarak araziye bırakılmış kısır hayvan sürüsü
- yozlaşmak
- Bir şey, manevî anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve niteliklerini yitirmek, bozulmak, dejenere olmak, özünden uzaklaşmak
- yozlaşmak
- Bir şey, manevi anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve niteliklerini yitirmek, bozulmak, dejenere olmak, özünden uzaklaşmak: "Toplumun yozlaştığı anlarda bazı kesimler bu yozlaşmanın da tadını çıkarırlar."- H. Taner
- yozlaşmak
- Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, bozulmak, soysuzlaşmak, dejenere olmak, tereddi etmek
- yozlaşmak
- Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, bozulmak, soysuzlaşmak, dejenere olmak, tereddi etmek: "Giderek soğuk bir su serpintisine yozlaşan yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti."- A. İlhan