Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
- Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
Buralarda bir gençlik yurdu var mı?
- Is there a youth hostel around here?
Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
- They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
Ben o şarkıyı ne zaman duysam, gençliğimi hatırlıyorum.
- When I hear that song I remember my youth.
Gençlerden oluşan bir grup yaşlı adama saldırdı.
- A group of youths attacked the old man.
Yaşlı adam gençleri kıskanıyor.
- The old man envies the youth.
Tom çok genç, değil mi?
- Tom is very youthful, isn't he?
O gerçekten gençliğini koruyor.
- She really keeps her youthfulness.