Bu sefer Bob muhtemelen kazanacak.
- This time Bob is likely to win.
Tom bu sefer doları yene çevirmemenin daha iyi olacağını düşünüyor.
- Tom thinks it would be better not to change dollars into yen at this time.
Bu kez farklı olacak.
- This time's going to be different.
Bu kez farklı olacak.
- This time is going to be different.
Bu defa gitmesine izin vereceğim.
- I'll let it go this time.
Tom bu defa tekrar bize yardım etmeye istekli.
- Tom is willing to help us again this time.
Yemek yemek için zaman ayırın.
- Take your time when you eat meals.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Ben o zaman odamı temizliyordum.
- I was cleaning my room for that time.
Acele etmeyin, arkadaşlar.
- Take your time, folks.
Lütfen acele etmeyin.
- Please take your time.
this time last year.
... your time. Thank you to Hofstra University and to Candy Crowley for organizing and leading ...
... And some people see that as a signal that your time in ...