A small forest brook flowed between the moss-covered trees.
- Küçük bir orman deresi yosun kaplı ağaçların arasında akıyordu.
Tom cleared away the mossy, rotten wood.
- Tom yosunlu, çürümüş keresteleri temizledi.
Do you eat seaweed in your country?
- Ülkenizde deniz yosunu yer misiniz?
A bento is a small meal made of boiled rice and seaweed, that is sold in cheap wooden boxes.
- Bir bento haşlanmış pirinç ve deniz yosunundan yapılan küçük bir yemektir, bu ucuz ahşap kutularda satılmaktadır.
Algae and plankton are at the bottom of the food chain.
- Yosunlar ve planktonlar besin zincirinin altındadır.
There are algae in the sea.
- Denizde yosunlar var.
There are algae in the sea.
- Denizde yosunlar var.
Algae and plankton are at the bottom of the food chain.
- Yosunlar ve planktonlar besin zincirinin altındadır.