Bu iş benim kavramamın ötesindedir.
- This work is beyond my grasp.
Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
Tom onun ötesine gitti.
- Tom went beyond that.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- My team has never advanced beyond the quarter-finals.
O iyileşme şansı dışındadır.
- He is beyond the chance of recovery.
Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.
- The mystery of life is beyond human understanding.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- She lives beyond her means.
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.